Yüzyıllık Kuşatma ve Kimlik Deformasyonu |
Yüzyıllık Kuşatma ve Kimlik Deformasyonu
Yüzyıldır sahada olup bitenleri sadece siyasi ya da ekonomik okumalarla izah etmeye çalışanlar, meselenin mahiyetini kavrayamadılar. Bu topraklarda sınırlar değişti, rejimler değişti, güç merkezleri değişti; fakat zihni kuşatma hiç değişmedi. Çünkü öncelikli hedef aklı ve kalbi işgal idi.
Bir ülkeyi işgal etmek istiyorsan, önce dilini, kültürünü ve eğitim sistemini işgal edersin.
Bugün yaşadığımız tam da budur.
Müslümanlar, Allah’ın kendilerine lütfettiği İslam medeniyet tasavvurunu terk edip başkalarının kültürlerine meyletmeye başladılar.
Bakınız etrafa:
Müslümanlar kendi kültürüne mesafeli, başkasının kültürüne ise hayran. Bu dönüşüm kendiliğinden mi olmuştur? Elbette hayır. Tarihî arka planı olan çok ciddi bir mühendislik faaliyeti söz konusudur.. Bugün birçok Müslüman izzeti;
– ideolojilerin masasında,
– sistemlerin rafında,
– küresel güçlerin kapılarında,
– modern kalıpların vitrininde arıyor.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir.
İzzeti (üstünlük ve şerefi) onların yanında mı arıyorlar?
Oysa izzet tamamıyla Allah’a aittir.” (en-Nisâ 139)
“Hâlbuki izzet yalnızca Allah’a, Resulüne ve müminlere aittir.” (el-Münâfikûn 8)
İzzet, Allah’ın indirdiği dini terk ederek değil; bilakis ona sarılarak elde edilir.
Sessiz İşgal: Kültür Emperyalizmi
Bugün “kültür emperyalizmi” olarak tanımlanan süreç, Batı’nın bilgi üretiminde tek belirleyici güç hâline gelmesini amaçlayan epistemik bir hâkimiyet projesidir. Sizi tankla-tüfekle değil; dizilerle, filmlerle, eğitimle, tüketim kalıplarıyla kuşatır. Bu, doğrudan doğruya zihin inşasıdır. Beyinlerimizi ithal formatlara göre biçimlendiriyorlar. Asıl felaket işte budur.
Bir asırdır Müslüman toplumlara şu iddia dayatılmaktadır:
“Siz din yüzünden geri kaldınız.”
Bu iddianın ne tarihsel bir karşılığı vardır ne ilmî bir temeli.
İslam’ın ilme, hikmete, adalete ve toplumsal inşaya verdiği katkılar ortadayken, bu söylemin amacı, ancak Müslümanların özgüvenini kırmaktır.
Kur’an bu tür zihinsel teslimiyete karşı insanı şöyle uyarır:
“Bir toplum kendilerindeki durumu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (er-Ra’d 11)
Bir toplum kendi içindeki bozukluğu düzeltmedikçe Allah onların........