İman ve Akıl Arasında: Kalbin İstikameti
İman ve Akıl Arasında: Kalbin İstikameti
Zamanımızda bazı kimseler, aklın rehberliğinde özgürleştiğini zannederek îmândan uzaklaşmakta; buna karşılık, hâlâ İslâm dairesinde kalan müminleri, sorgulamaktan korkan veya düşünmekten çekinen kimseler olarak nitelemektedirler. Oysa İslâm, insanı aklını kullanmaya, tefekkür etmeye ve deliller üzerinde düşünmeye teşvik eder. Ancak bu tefekkür, hakikatten uzaklaştıran bir kibirle değil, hakikate ulaştıran bir tevazu ile anlam kazanır.
İslâm, aklı reddetmez; bilakis aklı îmânın bir rüknü olarak görür. Akıl, vahyin rehberliğinde olursa marifetullâha, hevânın rehberliğinde olursa dalâlete götürür.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Gerçek şu ki, gözler kör olmaz; göğüslerdeki kalpler kör olur.” (el-Hac, 22/46)
Bu beyan, hakikati görememenin sebebinin sadece cehâlet değil, aynı zamanda kalbin kasveti olduğunu göstermektedir.
.
Akıl ve Kalp Arasındaki Denge
Akıl, insana bahşedilmiş en büyük nimetlerden biridir. İnsan, bu nimet sayesinde düşünebilir, doğruyu yanlıştan ayırabilir ve varlıklar üzerinde tefekkür ederek hikmete ulaşabilir. Bu yönüyle akıl, insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliktir.
Bununla birlikte îmân, yalnızca bilmek veya aklen doğrulamakla tamamlanmaz. Îmân, kalbin tasdikiyle tamam olur. Zira bilgi, aklın alanına; tasdik ve teslimiyet ise kalbin alanına dâhildir.
Kur’ân-ı Kerîm’de bu hakikat şöyle beyan edilmiştir:
“Kim Allah’a îmân ederse, Allah onun kalbine hidayet verir.” (et-Teğâbün, 64/11)
Bu ilahî beyan, îmânın mahallinin kalp olduğunu açıkça göstermektedir. Çünkü îmân, sadece aklî bir çıkarım değil; Allah’ın lütfuyla kalpte yer eden bir hidayettir. Akıl delilleri görür ve insanı hakikate yöneltir; ancak o hakikati kabullenme ve ona teslim olma fiili kalpte gerçekleşir.
Dolayısıyla îmân, akılla bilinip kalple kabul edilen bir hakikattir. Kalbin Allah’a yönelmesi îmân; bu yönelişi reddetmesi ise küfür olarak tanımlanmıştır.
Akıl, insana doğruyu yanlıştan ayırma ve hakikati idrak etme kabiliyeti veren ilahî bir nimettir. Kalp ise, aklın ulaştığı bu hakikati tasdik eden, benimseyen ve o doğruda sebat eden bir merkezdir. Akıl, insana yolu gösterir; kalp ise o yolda kararlılıkla yürümeyi sağlar.
Bu bakımdan İslâm inancında akıl, hidayete vesile olan bir rehber; kalp ise îmânın kök........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar