DİN SİMSARI
Türkiye, bir yönüyle imkânların ülkesidir. Hangi iddia ile ortaya çıkarsanız çıkın, sizi destekleyecek bir grup mutlaka bulunur.
Özellikle sosyal medya, sunduğu görünürlük fırsatları sayesinde “popüler olmak”ı “haklı olmak”tan daha çekici bir duruma getirmiştir.
Yani insanlar artık doğru veya mantıklı olmaktansa, dikkat çekmeyi ve viral olmayı tercih eder hâle gelmiştir. Kimi iyi niyetle, kimi bilinçsizce, kimi ise büsbütün hesaplı bir şekilde dinî konular üzerinden kendine bir alan açma peşindedir.
Bu ortamda din hakkında konuşmak kolaydır; ancak sorumluluğu büyük olan dinin gereklerini yerine getirmek ve onu hakkıyla temsil etmek oldukça zordur.
Ne yazık ki bu durum, din alanını istismara açık hâle getirmiştir. Çünkü halkımız samimi, dinine bağlı, ahiretini kurtarma derdinde bir millettir. Ancak dinî bilgiye erişim, derinlikli okumalar yapma imkânı sınırlıdır. İşte bu ortamda “din simsarı” dediğimiz tipler ortaya çıkmaktadır. Onlar, insanların saf inançlarını, dinî hassasiyetlerini ve meraklarını kendi popülerliklerine, çıkarlarına veya hizipçi anlayışlarına alet ederler.
Dinin Ticarileşmesi
Günümüzde dinî bilgi, genellikle sosyal medya algoritmaları tarafından yönlendirilen bir tüketim nesnesine dönüşmüştür. Bu bilgi, hızlı tüketilen, kolay erişilebilir ve derinlemesine sorgulanmadan kabul edilen bir nitelik kazanmıştır. Ancak bu bilgi hikmetten yoksun, edebten uzak ve ihlâstan kopuk hâle gelmiştir.
Kur’an, Allah’ın ayetlerini dünya menfaati karşılığında satanları uyarır:
> “Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedel karşılığında satanlar var ya; işte onların âhirette hiçbir nasibi yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.” [Âli İmran 77]
Bu ayet, din simsarlığının asırlar önce de var olduğunu ama her çağda yeni biçimlere büründüğünü gösterir. Bugün o bedel, kimi zaman bir koltuktur, kimi zaman bir “takipçi sayısı”, kimi zaman da alkıştır.
Kur’an, bu samimiyetsizliği açıkça eleştirir ve şöyle uyarır:
> “Bir de zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak ve Allah ile Resulüne karşı savaşanlara daha önce gözetleme yeri hazırlamak için bir mescit kuranlar vardır. ‘Biz sadece iyilik etmek istedik’ diye yemin ederler. Oysa Allah onların yalan söylediklerine şahittir.” [et-Tevbe, 107]
Bu ayet, din simsarlarının dini kendi çıkarları için kullanırken samimiyetsizce “iyilik” iddiasında bulunmalarını ve müminler arasında ayrılık çıkarmalarını açıkça kınamaktadır.
Din Simsarının Portresi
İçinde yaşadığımız çağ, dinin özünden koparılarak ticarileştirildiği, maneviyatın ise bir gösteriye dönüştürüldüğü bir döneme tanıklık etmektedir. Artık din, bazıları için bir teslimiyet ve sorumluluk alanı olmaktan çıkmış; kimlik, statü ya da kazanç aracına indirgenmiştir. Bu zeminde ortaya çıkan “din simsarı” tipi, hakikati temsil eden bir şahsiyet değil; onu kendi nefsî çıkarlarına göre kullanan bir figürdür.
Bu kişiler, sözlerini Kur’an ve Sünnet’ten alıntılarla süsleseler de söylemlerinin merkezinde ihlâs değil, benlik vardır. Dini bir hizmet görüntüsü altında aslında şöhret, nüfuz veya maddî menfaat peşindedirler. Dindarlıkları, tebliğin derinliğinden değil; gösterişin cazibesinden beslenir. Böylece dinin özündeki tevazu, samimiyet ve teslimiyet ruhu yerini kibir, riya ve benlik merkezli bir anlayışa bırakır.
Din simsarını şu özelliklerinden tanımak mümkündür:
1. Sürekli Müslümanların hatalarıyla meşguldür.
Yanlışı düzeltmekten çok, kişileri hedef alır. Müslümanların hatalarını sürekli gündeme getirerek düzeltme niyetiyle değil, kişileri küçük düşürmek ve itibarlarını zedelemek amacıyla hareket eder. Yanlış fikirleri eleştirmek yerine bireyleri şahsî saldırılarla hedef alır; örneğin kendisine rakip gördüğü bir âlimi veya hocayı hedef tahtasına oturtarak sosyal medyada kişisel linç kampanyaları başlatır. Bu yaklaşım, ümmeti birleştirmekten ziyade bölmeyi ve kendi popülerliğini artırmayı hedefler.
2. Kâfire karşı yumuşak, Müslümana karşı serttir.
Eleştirisinde adalet değil, öfke vardır. Bu kişiler,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar