menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aile Yılı’nın Ardından: Aynı Sorular, Aynı Sessizlik

12 0
14.12.2025

Aile Yılı’nın Ardından: Aynı Sorular, Aynı Sessizlik

2025 yılı Aile Yılı ilan edilmişti.
İki hafta sonra Aile Yılı bitiyor…

Bitiyor ama geride kalan bir muhasebe değil; bir itiraf.
Demek ki olmadı.
Demek ki afişle, sloganla, temenniyle bu iş yürümüyor.

Şimdi “Aile On Yılı” diyorlar.
İyi de… Sorun takvim miydi?
Takvimi uzatınca zihniyet mi değişecek?
On yıl deyince, aileyi çökerten politikalar kendiliğinden mi geri çekilecek?

Aile bir yılın meselesi değil zaten. Bir on yıl da yetmez belki. Çünkü karşımızdaki sorun dönemsel değil, yapısal. Bir kampanya ile, birkaç afişle, birkaç sempozyumla çözülecek bir mesele değil bu. Aile yıkılıyorsa, bunun sebebi slogan eksikliği değil; yanlış istikamettir. Yani sorun istikamet meselesidir.
Aile çözülüyorsa bunun sebebi kampanya eksikliği değildir.
Sebep, yıllardır aynı yanlış yolda ısrar edilmesidir.

Bakın açık konuşalım:
Bu ülkede aile, uzun süredir korunmuyor; yönetiliyor.
Daha doğrusu, yönetiliyormuş gibi yapılıyor.
Bir yandan “aile kutsaldır” deniliyor,
öbür yandan aileyi aşındıran her ideolojik ve kültürel saldırıya göz yumuluyor.

Medya meselesi…
En kritik başlık burası.
Çünkü bugün çocukları okuldan önce ekranlar eğitiyor.
Televizyonlar, diziler, dijital platformlar…

Medya “Aile Meselemiz”le ilgilenmiyor.
İlgilenmediği gibi, çoğu zaman bizzat sorunun parçası hâline geliyor. Feminizmin, bireyci ideolojinin, haz ve tüketim merkezli hayat tarzının tahakkümü altına girmiş bir yayıncılık anlayışı var karşımızda. Aileyi korumak yerine, aileyi “problem” olarak sunan bir dil…

Aileyi ayakta tutan ne varsa “eski”, “problemli”, “baskıcı” diye yaftalanıyor.
Bireycilik kutsanıyor, haz meşrulaştırılıyor, tüketim hayatın merkezine yerleştiriliyor.
Sadakat alay konusu, fedakârlık enayilik, sabır ise neredeyse suç.

Sonra dönüp soruyoruz:
– Neden boşanmalar artıyor?
– Neden evlenme yaşı yükseliyor?
– Neden gençler aile kurmak istemiyor?
– Neden çocuksuz haneler çoğalıyor?

Cevap basit:
Çünkü aileyi ayakta tutan değerler sistemli biçimde itibarsızlaştırıldı.

Cumhurbaşkanı’nın ve Aile Bakanı’nın zaman zaman yaptığı uyarılar yerinde.
Evet, dizilerdeki şiddet, ahlaki savrulma, gayrimeşru ilişkilerin normalleştirilmesi büyük bir sorun.
Ama soralım:
Bu uyarılar neden yaptırıma dönüşmüyor?
Neden her şey “tavsiye” düzeyinde kalıyor?

Aileyi tahrip eden içerikler en çok izlenen saatlerde vitrindeyken,
aileyi güçlendirecek yapımlar neden arka plana atılıp en az izlenen zamanlara sıkıştırılıyor?

Bugün alkol, kumar, israf, şiddet, ihanet;
senaryolarda sıradan bir dekor hâline gelmiş durumda.
Sonra sokakta şiddet artınca şaşırıyoruz.
Okullarda disiplin bozulunca hayret ediyoruz.
Gençlerin ruh sağlığı çökerken rapor üstüne rapor yazıyoruz.

Oysa sebep ortada:
Aile zayıflarsa, toplum ayakta kalamaz.

Yıllardır aynı sorunlar, farklı bakanlar, farklı programlar…
Sonuç değişmiyorsa, sorun kişilerde değil; sistemin kendisinde demektir.
Bütün bunlar ortadayken, iktidarın önde gelenleri yıllardır aynı şikâyetleri dile getiriyor. Aile bakanları değişiyor ama şikâyet değişmiyor. Bu neyi gösteriyor?
Sorunun kronikleştiğini
ve yapılan ikazların yeterince karşılık........

© Mir'at Haber