Ülkemizdeki İslam’ı tebliğ imkânlarının en büyüğüne sahip olan ve uyuyan bir devi andıran Diyanet’i eski bir mensubu mümin olarak uyandırmaya ve uyarmaya çalışırım. Başkanı dahil üst düzey görevlilerinin gereğince özgür olmadıklarını, ama risk üstlenmeleri halinde güçleri ölçüsünde bir şeyler yapabileceklerini bilirim.
Diyanet’te her zaman yüreği İslam’a kapalı karşıtlar vardır. Beni bu özellikleri ve görevleri sebebiyle ihbar edenleri gördüğüm ve benzerlerini de izlediğim için hepimiz gibi Diyanet kadrolarının da samimi bir dille ikaz edilmeleri gereğine inanırım.
Bunun için Diyanet’i kurum olarak eleştiren yazılan yazdım. Son yazdığım yazı “Ali Erbaş Kardeş Niçin Rahatsız Oldu? DİYANET LAİKLİĞE ÇALIŞAN ANAYASAL BİR KURUM DEĞİL Mİ? başlığını taşıyordu.
Beni üniversite yıllarından beri tanıyan ve İslam’ı bir hayat düzeni olarak algıladığımı ve samimi olduğumu bilen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kardeşim sosyal medya aracılığı ile bana kırgın olmadığını da bildiren şu notları iletti:
{ S. Aleyküm muhterem hocam.
Size hiç kırılmadım. “Diyanet şu şu konularda hiç hutbe okutmuyor. Okuyanları da cezalandırıyor”........