Zamanında medeniyetlerin beşiği olmuş birçok adacıktan meydana gelen, demokrasiden krallığa, sonra yeniden demokrasiye evrilen bir devlettir komşu Yunanistan.
Topraklarının üçte birini savaşmadan anlaşmalar ile bünyesine kattığından, hiçbir dönem kendi ağırlığı olmadı.
Bu yüzden Avrupa’dan daima son arka bahçe muamelesi gördü.
Geçmişi ile yaşayan ve o çizginin ötesinde pekte kendiliği olmayan, korunup kollanmaya alışmış bir ülke portresi çizdi kuruluşundan bu yana.
Navarin kıyısı güneyindeki Pylos kentinde büyük bir anıt vardır.
Bu anıtın üç ayrı tarafında İngiliz-Fransız ve Rus Amirallerin rölyefleri bulunur. Dikkat kesilmenizi rica ediyorum; Bu anıtta bir tek Yunan kahramanının bulunmayışı nasıl açıklanabilir sizce?
Ben açık edeyim;
“Bugünkü Yunanistan’ı güçlü emperyalist devletler kurdu” demektir bu.
Durumun finansal yönü irdelendiğinde ise, 1800’ler sonrası ülkenin kurulmasına destek amacıyla Londra borsasından 3 milyon pound borç para aktarımının sağlandığı bilgisi karşımıza çıkıyor.
Bu durum, aslında Yunanistan’ın kumar masasında doğmuş bir ülke olduğu gerçeği ile de yüzleşmemizi sağlıyor.
Ayrıca verilen borç paranın da yine İngiltere’den askeri malzeme, cephane v.s alınmak şartıyla tekrar İngilizlerinin kasalarına döndürüldüğü dip notunu da atlamak olmaz.
İşim gereği defalarca çeşitli limanlarına uğradığım komşu da görüp yaşadığım; Tarihler boyunca kaderlerinin özellikle Avrupalı devletler tarafından şekillendirilmesine alışmış ve bunu kanıksamış olduklarıdır.
Bu rahatlıktan sonra kendi ayaklarının üstünde durmak onlara biraz sıkıntı verecek gibi.
Daha yaşamayı seven, eğlenceli, belki birazda fazla rahat bir toplum olma görüntüleri hep canlıydı.
Çalışıp üretmeyi sanki sahiplerine devretmiş gibiler.
Miçotakis’in Türk çekincesinden olsa gerek topraklarını A.B.D üslerine peşkeş çekme isteği başka nasıl açıklanabilir ki?
Ayakları yere basmayan, milli güce dayandırılmayan, hayaller ile kendini besleyen bir devlet yapısı, kendine yetme planlarına nasıl soyunabilir?
Bugün de eski Grek geleneğinin bir parçası olan Batıya dayalı siyasi iradelerini hep birlikte esefle izliyoruz.
Nüfusları yok.
Toprakları verimsiz.
Sanayi ve Endüstri hak getire.
Ekonomileri zaten küçük ve ağa babalarının tekelinde.
Ellerinde kalan ise sadece Turizm ve........