YARATICI KAOS
Son iki yüz senedir askeri ve siyasi hakimiyeti elinde bulunduran batılılar, batılı olmayan toplumlara isim vermekte pek heveslidirler. 19. Yüzyılda Osmanlı imparatorluğuna “hasta adam” demişlerdi; Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer Asya dinlerinin moderniteye teslim olurken, Müslüman dünyanın şu veya bu şekilde direnmesine “kaos, kaotik dünya” adını vermektedirler.
Kaos veya kaotik dünya basit, masumane bir isimlendirme değildir, çünkü eğer bu dünya kendi iç dinamikleri ve kaynaklarıyla kaostan kozmosa geç€miyorsa, batılılar bu işe el koyabilirler. İsim koymak tanımlamak, müdahalede bulunmaktır, işte tam da bu sebeple batılılarr, adına “Ortadoğu” denen coğrafyaya “entegre edilemeyen boşluk” derler.
Bunların değerlendirmesine göre, kendi dinamikleriyle küresel sisteme entegre olmayı reddettiğinden, bölgeyi güç kullanarak ve dışarıdan mekanik müdahalelerde bulunarak entegre etmek gerekir. Irak ve başka yerlerde da cereyan eden olaylar bunun bir parçasıdır ve bunun teknik tabiri “ yaratıcı kaos”tur. Bunun ne kadar tuttuğu yaşanan büyük trajediden anlaşılıyor, Irak’ın ardından 2011’den başlamak üzere bu operasyon Suriye’ye uygulandı, 2024’ün sonlarına doğru kısmi başarıya da ulaştı.
“Yarıtıcı kaos” bölgeye acı getirdi, huzur ve özgürlük getirmedi. Oysa bunca acıları yaşamaya gerek yoktu, geçen yüzyıldan bu yana biliyoruz ki dışarıdan gelen her güç kendi modelini ve politik görüşünü bu bölgeye empoze ediyor, ama başarılı olamıyor. İngilizlerin hâkim olduğu yerlerde monarşiler vardır, Fransızların hâkim olduğu yerlerde askerî dikta cumhuriyetleri kuruldu. Şimdi de ABD Irak’tan sonra Suriye’ye kendi politik modelini empoze etmeye çalışıyor.
Burada ihmal edilen konu şu: Bizim coğrafyamızda büyük dinler........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein