Aslında asıl konu Şeytanla alışverişimizi kesmek, onu soframızdan kovmak. Euzubillahimineşşeytanirraciym derken, aslında bunu yapmış olmuyor muyuz. Ama sonra gidip Şeytan’ın sofrasına oturmak ne oluyor. Hem ondan hem onun “necaset”inden hem de “Hades”inden arınmamız gerekiyor. Ve tabi en önemlisi “onun siyaseti”nde arınmamız gerekiyor.
Bir kavim azarsa, önce Allah onların başına zalim yöneticiler getirir. Sonra toplumsal çatışma çıkar, dünyevi servet, iktidar, güç ve itibar uğruna. Toplum ve aile ifsad olur, malın ve zamanın bereketi kalmaz. Zina artar. Afetler, salgın hastalıklar birbirini takip eder. Allah onların başına daha zalimleri musallat eder. Taki akıl ve iman sahipleri, kendi aralarında ittihad etsin, dürüst, akıllı ve cesur insanlarla ittifak kurup bunlara karşı çıksınlar ve Allah da onlara yardım etsin, onların eliyle zalimleri cezalandırsın, mazlumlara yardım etsin. Yoksa biri gider birileri gelir, gelen gideni aratır. Ölümlülerden medet ummayıp. Yüzümüzü Allah’a dönelim.
Gazze direnişi bu yönü ile bize örnek olsun. Orası bizim için bir cihad ve şehadet mektebi olsun. Bugün biz, bırakın ders almayı, kamil anlamda bir ambargo bile uygulayamayız. Uygulayamıyoruz. Önce böyle ambargo olmaz. Ambargo ile ilgili bir yaptırım yok. Bu işin istihbaratı yok. Ne idari ne siyasi, ne de adli bir cezası yok. İsrail’de, bütün marketlerde Türk Malı gıdalar satışta. Bakın, İsrail’e giden Türk mallarının tamamı özel ürün, Kosher sertifikalı, dini vergisi ödenmiş. Standartları belli. Bizim içimizde ve dışımız da görünmeyen İsrailler var. “İsrail” dediğiniz devlet, bildiğiniz “İsrail”den ibaret değil. Ambargo ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo gibi olur. Siz misiniz Irak üzerinden İran’a mal satan, mal alan, o zaman Zarrab’ın başına gelen gelir başınıza.
Şu birkaç yılda, HABAT üzerinden Türk Yahudi’si kadar Yahudi ithal ettik. Yahudi göçüne itirazı olanı duydunuz mu, gördünüz mü? Hatta İstanbul merkezli “Türk Dünyası Hahamlar Birliği”ni kurdular ve topluca Beştepe’de Erdoğan’ı şikayet edip, Beştepe de ayin de düzenlediler. Bunların İsrail Pasaportu da var, KKTC pasaportu da, Türkiye pasaportu da, kiminin Amerikan, kiminin İngiliz, kiminin AB ülkerinden birinin de pasaportu var. Bunlar burada toprak sahibi. Fabrika da alıyor, Türklerle ortak Fabrikalar da kuruyorlar. Burada Hibrit tohum üretip dünyaya satıyorlar. Karları da Türkiye’den aldıkları malların karşılığı olarak bir kısmı Türkiye’de kalıyor. İsrail’den gelmesine gerek yok, İsrail’in Hibrit tohumları burada üretilip buradaki çiftçimize satılıyor. Zaten yabancı firmalar, bu tohumları, tarlada kullanılacak gübreyi, zirai zehirleri kendileri belirliyor. Yahu bunlar yabancı yatırım teşviki de alıyorlar, Türk Yahudi’si ya da Beyaz........