Hep “müslümanlar kardeştir” diyoruz da, ne kadar kardeş olduğumuz Gazze örneğinde görüldü. Hele Müslüman Ülkeler(!?)in durumu utanç vericiydi. Doğru düzgün bir protesto, bir insani yardım, bir boykot bile gerçekleştiremedik.
Ha bire övünüyoruz dövünüyoruz o kadar. Süslüman’lar, itibarlarından tasarruf etmiyorlar. Başlarında örtü, sarık olunca sanki her şey tamammış gibi. Holdingleşen cemaatlerin halini görüyorsunuz, Başörtülü yeşil sosyeteyi de. Kimi yeşil Kapitalist oldu, kimi Yeşil Feminist, kimi Yeşil Kemalist. Yeşil Sosyalistler de kapıda. Zaten kimi Agnostik oldu, kimi Deist, kimi Şamanist. Yakında Karay örneği, Nuhi Yasalar temelinde Yeşil Museviler de çıkarsa şaşmayın. Ne yani Yeşil Mason oluyorsa niçin Yeşil Musevi olmasın ki!
Tekin Erer, 1970’lerin başında Milli Nizam’cılara “Yeşil Komunist” diyordu. Çünkü Amerikaya karşı idik. “Ne sağdayız ne solda, Hak yoldayız Hak yolda” diyorduk.
Sahi bu zamane Sufi-Sünni topluluğu, Bu zamane Vehhabilerini, bu zamane Şiilerini nasıl bir araya getireceğiz. Tek bir şii yok. Safevi şiası ayrı, Suriye Şiası: Nuseyriler ayrı, Yemen Şiası (Zeydi) ayrı. Tek bir sünni anlayış da yok. İş Hanefisi, Şafisi, Malikisi, Hambelisi ile de sınıurlı değil. Nakşi, Kadiri, Mevlevi, Nurcu, say sayabildiğin kadar. Kaç çeşit nakşi var. Kaç çeşit nurcu var. Yahu bir Şeyh ölüyor, Şeyhin oğulları birbirine düşüyor.
Milli Görüş İslam milletini birleştirecekti, kendisi kaç parçaya bölündü.
Gelin yeniden Müslüman olalım.. Bugünkü Müslümanları birleştiremezsiniz. Müslümanların önünde yürüyen birilerini bir araya toplarsanız, kapıda polis ve ambulans beklesin. Ki içeridekiler kafa göz, kol bacak kırmasınlar. Kerbela öfkesine benzer bir öfke ile dolu yürekler. Hani sabırlı, merhametli olacaktık. Hani öfkemizi yutacaktık. Aşk ve öfke aklı zail eder. Öfkeyle kalkanlar, zararla otururdu. Hani Firavunu bile güzel söz ve hikmetle hakka çağıracaktık. Hani Taife giden peygamber gibi olacaktık. Onlar ayağımıza taş atarlar, yolumuza diken dökerlerken, arkamızdan küfrederlerken biz “Onlar cahillerdir, bilmiyorlar” diye kalplerini İslam’a telif etmek için dua edecektik. Bizi öldürmeye gelenler bizde dirilsinler diyecektik.
Baksanıza 46 yıldır şu Türk-Kürt kavgasını bile bitiremedik. Allah’ın dini yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar, bizim yaşadığımız din karı-koca, gelin-kaynana, kardeşler, komşular arasındaki ihtilafı bile çözmüyor.
Gelin yeniden iman edelim ve dinimizi Allaha has kılalım.
Hz. Muhammed (sav)in risalet’inde örneklenen dini temelinde akıl ve ahlak vardı. O “ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim dedi. Sözkonusu olan akıl, aklı selim olan akıldır. Faal akıl, düşünen akıl. Zaten aklımız olmasaydı iman da olmazdı. Sonuçta aklımız kadar iman eder, aklımız kadar bir şeyler yaparız. Bir sonrası adımda İmanın hakikati ile yüzleştik. İmanla birlikte muamelat, ibadet hayat buldu.
Bugün İslam toplumu ciddi bir ahlak ve akıl zaafiyeti içinde. Kafalar kirada.........