Aksa Tufanı ve Yenilenen Dünya Sistemi…

Mevcuda olan mahkûmiyet çoğu zaman bir şeyi olduğu gibi görme ve onun taşıdığı anlamı kavrama konusunda sıkıntılar yaşatmaktadır. Aksa Tufanı konusunda da benzer bir durum yaşanmaktadır. Daha çok katliam boyutu ile gündeme taşınan ve bunun taşıdığı ehemmiyeti gündem dışı tutmadan bu katliama yönelik tepkinin gerçek sebebi üzerine düşünmemeyi beraberinde taşıması bir sorun alanı olarak önümüzde durmaktadır.

Netanyahu ve ekibi, bu katliamı yaparken sırf canavar oldukları için mi, yoksa başka bir sebebe istinaden mi yapıyor sorusu anlamlı ve anlamlı olduğu kadar da yeni dünya sisteminin oturacağı zemini göstermesi bakımından da önemli…

Onların canavarlığı tabi ki dini ideolojilerinin kendilerine sağladığı üstünlük meselesi ile ilişkili bir tutumu işaret eder. Ancak kendi mitolojilerinin kendilerine haber verdiği ve bunun ilahi bir lütuf olarak gördükleri vaat edilmiş topraklar meselesi daha kapsamlı ve kapsayıcı bir bakışı sunar. Türkiye dâhil Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi bir çok toprak parçasının kendilerine ait olduğunu ve Tanrı tarafından kendilerine verilmiş olduğu inancı bu toprakların huzur bulmayacağı anlamına gelmektedir. Bu konuda uluslar arası bir destek arayışından çok kendileri uluslar arası güçleri kendi lehlerine kullanarak bu isteklerini gerçekleştirme arayışı içinde bulunmaktadırlar. O yüzden İsrail ile ABD bazı konularda çatışmalar yaşamaktadırlar. Son Gazze olayında da bu durum gözlemlenmektedir.

Dünya sistemi bir değişimin arifesinde, bu değişimin sağlanabilmesi ve büyük bir yıkıma neden olmadan çözülebilmesi için dikkatli bir politikanın izlendiği gözlemlenmektedir. Çin, Hindistan ve Rusya’nın Gazze meselesinde derinden iş gördüğü ama gözlemlenen bir zeminde hareketsiz kaldıkları söylenebilir. Türkiye söylem düzeyinde çok sağlam bir pratik göstermekte ama eylem konusunda çekinceleri yüzünden şu an için sakin duruşunu korumaktadır. Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkeleri ise sessizliğini muhafaza ederek gidişatın nereye doğru aktığını gözlemlemek istemektedirler. Avrupa, İsrail yanlısı tavrını giderek yitirmekte ve yeni olgunun kendilerini nasıl etkileyeceğini anlamaya çalışmaktadırlar. Son iki ayın hamlelerini de bu düzlemde okumakta yarar var. ABD ise ne şiş yansın ne kebap hikâyesi üzerinden kendi beklentilerini karşılayacak bir siyasal pozisyon için İsrail desteğini sürdürürken bu pozisyona halel getirecek adımlar atılınca da sert tepkiler ile dizginlemeye çalışmaktadır. En zor iş ABD’nin sırtında kalmıştır. Çin el altından........

© Mir'at Haber