İslâm ve Sanat ilişkisi |
“Din ve (gerçekten) sanat üç hedefe uyum gösterirler: Hak, hüsn, hayr.” Yani, “gerçeklik, güzellik ve yararlılık”. Biz bu buluşmayı hem dinin hedeflediği, hem teknolojinin denediği ve hem de sanat olmanın şartı olarak beklediği yönleriyle, tüm sanat (güzel sanatlar/sanayi-i nefise) şubelerini didikleyerek sunacağız. Yani bir işin-amelin sanat olması ya da sayılması için bu üç temelden ne kadar nasiplendiğini işaretleriz. Yine çok yalın ifadeyle “doğru-güzel-iyi olmalı ki, tam sanat sayılsın”. Temel ilkesine göre hangi ünite, ne kadar uyardır ve ne kadar sanattır ya da değildir?
Demek isteriz ki, sadece güzel (hoş) olmak sanat olmaya yetmez. Esasen güzel olmak için de gerçeklik-doğruluk gerek, yalanın güzeli (hoşu) olmaz. Belki anlaşmalı şaka (mizah) için hoş görmek gerekir. Ama hemen de “oyundan maksat ütmektir” tekerlemesine iltifat ederek deriz ki; hangi sanat iddiası, maksatsız ve boş uğraşıdır. Eh, gayeli işin bir encamı, belki yararı söz konusudur ve zorunludur.
Din, âleminin en kıvamlısı İslâm, sanki âlemde, insanlık için bu üç umdeyi tahakkuk ettirmek için gelmiştir. Gelmiş de bu üç hedefe varılınca ise, aslın aslı mutlak adalete ulaşılmıştır. Bunun başka bir anlatımı şudur: “Tevhit, risalet, itaat”.
Bu üç esas da yine bir yere vardırır: Adalet (yani her nefsin layık olduğuna kavuşabilmesi). Çünkü bütün şeriatlar bunu buldurmak için kurulmuştur. Ama ona götüren ölçüler tam kullanılmamışsa varılmıştır. İslâm bu hedefe, nazarı olarak da pratikte de fazlasıyla ulaşmıştır” der İslâmî Edebiyat’ın üstadı Ali Nar hocamız.
Gerçek sanatın üç nirengi noktası, Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hadis-i şeriflerinde hedef olarak gösterilen şeylerdir. İki ana referans Kur’an ve Hadislerde söz, iş, eşya ve masnuatın (sanatla yapılmış şeylerin) “hak, hüsn ve hayr” yani “gerçeklik, güzellik ve yararlılık” hedeflerine işaret ve teşvikler vardır.
Kur’an-ı Kerim’de söz sanatı “edebiyat” hakkında, “Allah, sözlerin en güzelini kitap olarak indirdi; (dengeli) ahenkli (mütenasip ifadeleriyle) işitenler, Allah’a saygı duyar ve heyecanlanır. Hemen de gönlü ısınır ve Allah’ın (yüceliğini) terennüm eder” (Zümer, 23) buyrulmaktadır.
Güzel söz hakkında, “O (kullarım) ki, sözü dinler (duyar) da en güzeline uyarlar. İşte Allah öylelerine yol gösterir. Yani onlar (gerçekten) zekâ sahibidirler” buyrulmaktadır.
Dil özelliği ve anlatım güzelliği hakkında, “En........© Milli Gazete