Hakikat gözle görülemez

Kadın, bahçede komşularıyla oturmaktadır. Bahçede çeşit çeşit ağaçlar vardır. Ağaçların en dikkat çekeni ise elma ağacıdır. Elmalar olgunlaşmış, ağaç dalları sarkmaktadır. Annesi ve mahallenin hanımları sohbet ederken çocuklar da bir kenarda oyun oynamaktadır. Bu sırada evin küçük oğlu bir hışımla ağaca tırmanır, üç tane elma koparır ve aşağı iner.

Anne, “Oğlum elmalardan birini bana verir misin?” der.

“Tabii anneciğim” diyen oğlan, üç elmayı da bir anda ısırır.

Herkes oğlanın bu tavrı karşısında şaşırmış ve tabii ki hanımların arasından “aaaa”, “cık cık cık” sesleri yükselmiş, içlerinden biri, “Görüyor musun edepsizi, annesine bir elmayı bile çok gördü” demiştir. Çocuk bir anda hayırsız evlat ilan edilmiştir. Hanımlar arasındaki bu uğultu yükselirken üç elmayı da ısıran oğul, elindeki elmalardan birini annesine uzatarak, “Buyur anneciğim, bu en tatlısı” demiştir.

Hiçbirimiz hikâyenin sonunda çocuğun en tatlı elmayı annesine uzatmasını beklemiyordu değil mi? Bizim için olay çocuğun elmayı ısırdığı an bitmiş, hüküm verilmişti: terbiyesiz, hayırsız evlat!

Çocuğun üç........

© Milli Gazete