İstişare eden pişman olmaz

Bismillâhirrahmânirrahîm!

BİR hukuk (fıkıh) kitabı olan Ahmet Cevdet Paşa’nın “Mecelle”sinin bir kuralı şöyledir: “Vüsûlsüzlüğümüz usûlsüzlüğümüzdendir.” Her ilim dalının temel esaslarını ortaya koyan bir “usûl ilmi” vardır. Tefsir usûlü, fıkıh usûlü, hadis usûlü gibi. Usûl bilgisi olmadan o ilme vakıf olamazsınız.

Usûl bilmeden kuru akılla Tefsir yapmaya kalkışırsanız hevâ ve hevesin oyuncağı olursunuz! Hadis usûlünü bilmezseniz, “Peygamber postacıydı; görevini yaptı ve gitti” diyerek, o yüce Resulün (S.A.V.) tebliğ, davet, en güzel örneklik, muallimlik gibi “kalıcı” özelliklerini göremezsiniz! Fıkıh usûlünden haberiniz yoksa delilsiz fetvâ verir, kendinizi helâke götürürsünüz!

Siyaset ilmi de öyle! Onun da usûl ve esasları vardır. Bu konuda pek çok eser yazılmıştır. Hz. Ali’nin (R.A.) “Yöneticilere Öğütler”i; Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig”i; Nizamülmülk’ün “Siyasetnâme”si; Mâverdî’nin “Ahkâm-ı Sultaniyye”si bunlar arasındadır. Son dönemde Erbakan Hoca da, yöneticilerde bulunması gereken özellikleri “Temel Esaslar” başlığıyla kadrolarına anlatmıştır.

“Temel Uygulama Esasları”nın önemli prensiplerinden biri de, yöneticilerin doğru karar verebilmesi için, o alanda tecrübe ve birikimi olanlarla istişare etmesi, onlarla fikir alış verişinde bulunmasıdır. Bu aynı zamanda Allah’ın emridir: “Yapacağın işler hakkında onlara danış; karar verince de Allah’a güvenip dayan.” (Âl-i İmran,159) “Onların işleri kendi aralarında istişare iledir.” (Şûra, 38) Allah........

© Milli Gazete