Söylemdeki güç ile sahada yaşananlar arasındaki uçurum

Gürcistan’da düşen nakliye uçağımız, Ankara’da düşen Libya komutanlarını taşıyan uçak, İstanbul’dan girip Elmadağ–Ankara hattına kadar ilerleyen İHA ve Kocaeli ile Balıkesir’de yaşanan benzer hadiseler, hafızası diri olanlar için tesadüf değil; dikkatle okunması gereken işaretlerdir. Bu olayların her biri, kamuoyuna anlatılan güç söylemiyle sahada karşılaşılan tablo arasındaki mesafenin giderek açıldığını göstermektedir.

24 Aralık 2025 Çarşamba günü Karar Gazetesi’nin manşeti, Türkiye’nin dış politikada karşı karşıya olduğu tehlikeli bir tabloyu ortaya koyuyordu: “Karadeniz’de Türk gemisine kamikaze saldırısı yine Rus İHA’sı.” Haberin ayrıntılarında, Karadeniz’de seyreden bir Türk ticari gemisinin Rus menşeli olduğu iddia edilen bir insansız hava aracıyla vurulduğu, bunun münferit bir olay olmadığı ve kısa süre içinde benzer saldırıların tekrarlandığı bilgisi yer alıyordu. Mürettebatın “çok kötü vurulduk” sözleri, meselenin soyut bir güvenlik tartışması değil; doğrudan can ve mal güvenliği meselesi olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.

Ancak tam da bu noktada durup düşünmek gerekir. Bir İHA’ya Rus levhası çakılmış olması, bu işin doğrudan Rusya tarafından yapıldığı anlamına gelmeyebilir; aksine, asıl faili gizlemek ve hedefi şaşırtmak amacıyla bilinçli olarak böyle bir iz bırakılmış olabileceği ihtimali de ciddiyetle........

© Milli Gazete