Sayın Oktay Saral, tarihsel benzetmeler doğru kurulmadığında, safın da yeri yanlış belirlenir.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Oktay Saral’ın, II. Abdülhamid Han üzerinden yaptığı tarihsel hatırlatma, ilk bakışta ibretliktir. Evet, Abdülhamid Han’a karşı içeriden ve dışarıdan yıllarca nefret örgütlenmiş, “hürriyet” ve “reform” sloganlarıyla alkışlanan bir süreç işletilmiş ve neticede Osmanlı Devleti, kendi içinden çıkan aktörler eliyle başsız bırakılmıştır. Bu yönüyle anlatılanlar doğrudur ve tarihimizin en acı sayfalarından biridir.

Ancak mesele tam da burada başlar.

Tarih, yalnızca benzetme yapmak için değil; kimin nerede durduğunu doğru tespit etmek için okunur. Aksi hâlde ibret diye sunulan örnek, hakikatin üzerini örten bir perdeye dönüşür. Çünkü tarih, niyet beyanlarına değil; ortaya çıkan sonuçlara bakarak hüküm verir.

II. Abdülhamid Han’ı kim devirdi?

Onu doğrudan emperyalist güçler değil; kendi himayesinde yetişmiş, “yenilik”, “özgürlük” ve “kurtuluş” söylemleriyle hareket eden genç paşalar devirdi. Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa; Halife’yi devre dışı bırakarak Osmanlı’nın siyasi yönünü değiştirdi. Abdülhamid Han Selanik’e sürgün edilirken, devletin direği de yerinden oynatıldı. Sonrası işgal, parçalanma ve yıkım oldu.

Bu tarihsel gerçek göz ardı edilirse, yapılan benzetme yanlış yere oturur.

Çünkü bugün Abdülhamid Han’a benzetilmesi gereken isim iktidarda olan değil; iktidardan düşürülen kişidir.
O isim, merhum Necmettin Erbakan’dır.

Erbakan Hoca; Batı merkezli........

© Milli Gazete