Avrupa Türklerini ezdirmemek kürsüde değil, sınır gümrük kapılarında ve sahada belli olur |
Cumhurbaşkanımız bir cümle kuruyor: “Avrupa Türklerini ezdirmeyiz.”
Bu söz, niyet olarak kıymetlidir.
Devlet ağzından çıktığı için de ciddidir.
Bu cümleyi duyan her Avrupa Türkü, en azından yalnız olmadığını hissetmek ister.
Ancak siyasette asıl mesele, sözün kime ait olduğu değil; sahada neye tekabül ettiğidir. Devlet cümleleri kürsüde güçlü olabilir, fakat gerçek karşılığını hayatın içinde verir. Çünkü vatandaş için siyaset, alkışlanan sözlerden değil; yaşanan sonuçlardan ibarettir.
Bugün Avrupa’da yaşayan milyonlarca vatandaşımızın günlük hayatına baktığımızda, bu güçlü ifadenin sahada yeterince hissedildiğini söylemek zordur. Kürsüde dile getirilen irade ile Avrupa Türklerinin yaşadığı fiilî durum arasında hâlâ kapanmamış ciddi bir mesafe vardır.
Bu mesafe, niyet eksikliğinden değil; kurumsal eksiklikten kaynaklanmaktadır.
Eğer “ezdirmemek” gerçekten bir devlet politikasıysa; bu yalnızca konuşmalarla değil, kurumlarla, yasalarla, temsil gücüyle ve sonuç alan bir diplomasiyle olur.
Bugün hâlâ şu tabloyla karşı karşıyayız:
YURTDIŞINDA YAŞAYAN MİLYONLARCA VATANDAŞIMIZ İÇİN MÜSTAKİL BİR BAKANLIĞIN BULUNMAMASI, ÖZEL BİR SEÇİM BÖLGESİNİN HAYATA GEÇİRİLMEMESİ VE KARAR........