Gazze’de Barış Görünümlü Sömürge Projesi |
Asırlarca dünyayı talan eden sömürgeci güçlerin en belirgin özelliği yönetmek istedikleri toplumları özne değil nesne olarak görmeleriydi. Afrika’nın sınırları cetvelle çizildiğinde yerli halkların ne sesi vardı ne de söz hakkı. Masanın etrafında oturanlar “medeniyet” taşıdıklarını iddia ediyor ama aslında kıtanın zenginliklerini paylaşmak üzere haritalar düzenliyorlardı. Bugün Gazze için önerilen Trump Planı’na dikkatle bakıldığında bu eski Batı mantığının modern diplomasi diliyle yeniden kurulduğu açıkça görülmektedir. Metin ilk bakışta barışın vaatlerini taşıyor gibi görünse de ruhu sömürgeci aklın bütün özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Dil zarif ve kavramlar steril ama esasında en seviyesiz sömürge metinleri gibi bir dile sahip. Önerilen yönetim modeli Filistinli halkın iradesini sistematik biçimde dışlayan bir sömürge düzenidir.
Trump’ın Gazze için öngördüğü yapının merkezine oturtulan “Barış Kurulu” aslında modern bir manda yönetiminin kurumsallaştırılmış halidir. Bu kurulun başına doğrudan Donald Trump’ın oturtulması ve yanında Irak işgalinin siyasi mimarlarından Tony Blair gibi figürlerin yer alması yönetim mimarisinin hangi zihniyetle şekillendirildiğini açıkça göstermektedir. Aynı aktörler önce bölgede yıkımın siyasi ve askeri altyapısını inşa etmiş, şimdi de kendilerini barışın garantörü olarak tayin etmişlerdir. Bu durum tarihsel olarak Afrika’da, Hindistan’da, Ortadoğu’da sayısız kez sahnelenen bir modelin yeni bir versiyonudur. “Yerli halkların iyiliği” adına yönetme yetkisini doğrudan kendi merkezlerinde toplamışlardır.
Bu planın en çarpıcı ve en tehlikeli yönü Filistin halkını siyasi özne olmaktan çıkarma çabasıdır. Gazzelilerin on yıllardır maruz kaldıkları kuşatma, yıkım ve soykırım gerçeği metinde sistematik biçimde görünmez kılınmaktadır. Sorun “radikallik” kavramı üzerinden yeniden tanımlanmaktadır. Bu söylem, sömürgeciliğin klasik argümanlarını hatırlatır. Yerli halk “barbar”, “tehlikeli”, “ehlileştirilmesi gereken” olarak tanımlanır ve böylece sömürgeci gücün müdahalesi gerekli, hatta meşru hale gelir. Gazze’de “radikal fikirleri temizlemek” söylemi bu açıdan Afrika kıtasında yüzlerce yıl kullanılan “medenileştirme” misyonunun yeni bir versiyonudur. Direnişin kaynağını işgale değil, mağdura yüklemek güç sahibi olanı görünmez........