Oryantalist üslupla yazılmış romanlarda Disney yapımı filmlerde Arap çarşıları esnafın gürültülü sesle malını övdüğü, sıkı pazarlıkların yapıldığı sanki 1001 gece masallarından fırlamış Aladdin mizaçlı küçük çocukların tezgâhlardan elma alıp kaçtığı rengârenk bir dünyadır.
Fakat Batı'nın hep renkli gözlükle baktığı, sahillerinde güneşlendiği, en iyi otellerinde kaldığı ve kaynaklarını sömürdüğü Şark'ın hep ikinci bir yüzü vardır.
Bu yüz Disney yapımlarına çok uzak, renkleri solmuş bir dünyadır.
İşte 2011 yılının Aralık ayında Tunus'ta Batılıların tasvir ettiği gibi renkli kaftanları olmayan bir sokak satıcısı olan Muhammed Buazizi'nin tezgâhına polis tarafından el konuldu. Üstelik tezgâhını kaptırmak istemeyen Buazizi sesini yükseltirken bu sefer de yüzünde acı bir tokat patladı.
Sokak satıcılığına mecbur kalıp tüm gün rızkını arayan, canını dişine takarak çalışan Buazizi için bu tokat bardağı taşıran son damla olmuştu.
Maruz kaldığı hakareti sindiremeyen Buazizi kendini şehir meydanında ateşe verdi. Ve yakılan bu ateş Tunus halkının devrim ruhunu da ateşledi. Bu olayın üzerine on binlerce kişi sokaklara çıktı. Tunus halkı sanki birdenbire hepsinin bir Buazizi olduğunu hatırladı.
Ve daha da harlanan devrim ateşi sonunda Zeynelabidin bin Ali iktidarını devirdi. Bin Ali ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Yasemin devrimi zafere ulaşınca Bin Ali'nin........