“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” (Hadîd- 20)
Perşembe
Dondum ki şehrin ağrıları üstüme kaldı
Bulvara uzanmış diskotek kızları
Süpermarketler, bankalar
/toplu insan mezarları/
Üstüme kaldı
(Kemal Sayar)
Bir insanın değeri o insanın edebi maaşeresiyle ortaya çıkar. Bir insanın başkaları üzerine üstün olması ancak işi iledir. İş iradeye tabidir. İrade kuvvetinin terbiyesi demek, ahlakı faziletlere muttasıf olması demektir. İnsanı insan eden ne zekâsıdır ne de yalnız ilmidir. Çünkü ilim iki tarafı keskin bir kılıç demektir. İyiliğe de kötülüğe de yarar. İnsan ahlaken mükemmel olabilmesi için ilim ile iradenin de ahlakı faziletle terbiye edilmiş olması gerekir.
Terbiye ve nezaket, hemen sevilmek ve sayılmak da insanlara bir üstünlük sağlamaktadır. Terbiye ve nezaketin temeli, diğer kimselerle olan münasebetlerimizde bencil olmamak, kişiliği mütevazı ve İslam ahlakıyla muttasıf olmaktır. Sevilen kişiler, aile topluluğunda olduğu gibi cemiyet hayatında böyledir. Aile içerisinde sevilen kimseler hep terbiyeli ve nazik olanlardır.
Terbiyeli ve nezaketli bir kimse, ilk görünüşte başkaları üzerinde anlayışlı ve iyi kalpli bir etki yapar, bu da kişiliğimizin başkaları gözünde kuruluşunda en önemli temel taşları olarak görülebilir. Nezaket kaidelerine riayet eden bir kimse topluluklarda, hiçbir vakit karşısındakini rencide edecek sözler sarf etmez; başkalarının kusurlarını yüzüne vurmaz.
Gerçek terbiye görmüş nazik bir kimse birisine karşı bir davranışta bulunacağı zaman daima kendisini onun yerine koyar ve ona göre davranır. Böylece davranışlarını kontrol etmiş ve kalp kırıcılığın neticelerinden hem kendisini hem de karşısındakini korumuş olur.
Devamlı kendi kişiliklerinden, hususiyet ve meziyetlerinden akli ve zekâ üstünlüğünden, maddi imkânlarının çokluğundan bahsedilen kimseler karşısındakini tedirgin eder. Alçak gönüllü olmadan terbiyeli ve nazik olmamız imkânsızdır. Hadis-i şerifte de belirtildiği üzere kendi nefsi için sevip istediği şeyi kardeşi için sevip istemeyen gerçek manada iman etmiş olamaz." İşte bu hadis gereği birbirimizi Allah için seveceğiz ve kendimize........