Cuma
Turgut Cansever; “Eğer ciddi bir mimari yapmak istiyorsak, medeniyet tasavvurumuzun köklerine inmeliyiz. O tasavvuru iyice anlamalıyız ve o tasavvurun gösterdiği istikamette yeni yorumlar üretmeliyiz” diyor. Buradan baktığımızda aslında her işimizin kaynağını bu şekilde tesis etmemiz gerekiyor. Bu bakımdan yerel seçimlerin sokakları, ekranları kasıp kavurduğu bugünlerde bize de bir bakış açısı veriyor bu ifade. Evet, nerden bakıyoruz? Ne istiyoruz ne bekliyoruz? Bu soruların cevabı bizim için önemlidir. İnsan davranışlarının temelinde daima ve daima bir medeniyet tasavvuru yer almalıdır. Eğer bu yoksa onun yerine insanın ihtirasları, hırsları yani içgüdüleri kaim oluyor. İnsanların hareketlerinin temel belirleyicisi bu güdüler oluyor. Peki, bu güdülerin ürettiği işlevsiz vaatler bize ne verebilir ki? Bir kaostan başka bir kaosa sürüklemekten başka ne anlamı olabilir? Kocaman hiç. Kendi elimizi kolumuzu kendimiz bağlayıp duruyoruz.
“Semboller yaşayanları, canlıları işaret eden rozetlerdir” derler. Bu seçimler sonrasında yaşadığımız muhitlerde yakalarımıza ne takacağımıza karar vereceğiz. Elbette herkesin vaadi kendisi açısından sahihtir. Herkes ilk başta hizmeti düşünür diye hüsnü niyet ile yaklaşabiliriz ama unutmamız gereken bir şey var bizler yerelde bizim gibi olan bizi anlayan bizim ile dertlenip hemhal........