Düz Hat

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisâ 135)

*

Ebu Hureyre (R.A.) şöyle rivayet etmiştir; Resulullah (S.A.S.) şu duayı okurdu: “Ya Rabbi, her işimin koruyucusu bulunan dinimi, içinde huzuru ilâhiye dönüşüm içinde olacak ahiretimi iyi kıl. Hayatı, her türlü hayrı artırmaya, ölümü de her türlü zarardan rahatlamaya vesile kıl. (Âmin)”

(Riyazü’s Sâlihin)

Pazar

Örtmek

“Cesaret kalbim, cesaret!

Sustun bütün kış, ürktün kırılmaktan;

Çok gerilerde kaldı derken kar,

Sonra bahar

Ve temmuz geçti.

Yasımız duruldu, coşkumuz geçti…

Ne ümit var artık ne korku;

Ağustos gecesinde, ağulu

Sesleri yalnız böceklerin…”

(Hüsrev Hatemi)

“Şehitlerin resimleri ile kaplanan kamyonla insan kaçakçılığı; 67 kacak göçmen yakalandı.” Haber başlığı böyle. Resimlere baktığında cayır cayır milliyetçi bir vurgu yüklenmiş arabanın dorsesine. Haberleri okumaya devam ediyoruz bir şeyleri saklamak için o işi en güzel örtecek maskeler altında işler yapılıyor. Mesela göz yaşlarının ardına saklanmış merhametsizlikler, dindarlığın arkasına saklanmış arsızlıklar… İnsan olarak zaten birileri yüksek dozda bir şeyi sürekli toplumun gözünün içerisine adeta sokarcasına bir işler yapıldığında bir irite olma hali gelmez mi? Gelir elbette.

Öznesiz, özensiz işlerin hepsi de bu cinstendir. Mesela gecen bir hutbe okunuyor. İmam ateşli bir şekilde cami cemaatini azarlarcasına hutbesini irat ediyor. Döndüm şöyle cemaate baktım, imamın itham ettiği hiçbir şeyi yapacak ne konumları ne güçleri ne de kuvvet ve kudretleri var. Beş on tana 30-40 arası insan gerisi de yaşlı (camiye kendini zar zor getiren-götüren insan) ve bu çocukların en büyükleri 14-15 yaş civarında ve birkaç tane de belki üniversite çağında genç… Hızını alamadı öyle devam etti gitti.

Cuma’dan sonra haksızlık etmeyeyim belki ben yanlış anlamışımdır diye hutbeyi indirip okudum. İmam belki soruları soracak, muhakeme yapacak kadar yetkin değildir ama hutbeyi kaleme alanın neyi amaçladığı ortada; gariban cami cemaatini suçlu hissettirmek. Bir şey söylüyormuş gibi yapıp hiçbir şey söylememek. ÇED raporlarını, imar yasalarını, denetimleri taburede bile zor oturan ihtiyarların sırtına vuran hutbe de aslında bir şeyleri gizliyor. Örterek yol almak. Cahiliyede bu değil mi? Örtmek. Aslında düz bir hat çekseler, gerçekten iyi niyetli olsalar seçmeli ders seçtirmek için bile hutbeyi araç olarak kullanmak zorunda kalmazlar ya da her şeyi muntazaman yapsalar hutbeyi (dev bütçeli) iletişim başkanlığına bağlamak zorunda........

© Milli Gazete