Buralarda Bir Yerde

“Onlara şöyle de: “Ey kavmim, elinizden gelen ne varsa yapın, şüphesiz ben de vazîfemi yapmaya devam edeceğim. Şu dünya yurdu kime kalacak ve bu hayat sona erince kim sevinip mutlu olacak elbette bileceksiniz. Gerçek şu ki zalimler kurtuluşa eremezler.”

(En'âm / 135)

Mevlânâ buyurur: “Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Musa da Firavun da ölmediler!.. Bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığında gizlenmişler, senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar!” Muhyiddin İbn-i Arabî Hazretleri de, adeta bu sözü şerh ederek şöyle der: “Benim ruhum Musa; aklım ise Harun’dur. Nefsim Firavun ve nefsimin hevâ ve hevesi, Firavun’un veziri olan Hâmân’dır.”

“Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyadan,

Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın:

Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız;

Sade, i'lanı çekilmez bu acaib aşkın!”

(Mehmet Akif Ersoy- Tek Hakikat)

Cuma

Hangisi?

“Baksana kim boynu bükük ağlayan.

Hakkı hayatındır senin ey müslüman,

Kurtar artık o biçareyi Allah için.

Artık ölüm uykularından uyan.”

(M. Akif Ersoy-Uyan)

Televizyonlar gümbür gümbür yeni sezon tanıtımları ile insanlara bambaşka dünyaların afyonunu hazırlamaya başlamış. İzlesen hayat ne güzel dersin. Oysa televizyonlara bırakılmayacak kadar kıymetli zamanları öyle pes paya tüketemeyiz. Aslına bakarsan yaşamımız yıkıntılar içinde… Oturup hayata şöyle bir bakış attığımız neresi varsa her yere bir bina dikmişler. Yollar koymuşlar. Kafamızı biraz çevirsek her yerde çarpıklığın her türlüsü ile göz göze geliyoruz. Hayatımız insan yıkıntıları içinde geçiyor. Düşünmek ve yaşamak için onca emek verirken aynı emeği veren başkalarını anlamaya çalışma yeteneğimizi kaybediyoruz. Başkalarının hayatı ile o kadar çok meşgulüz ki kendi hayatımızın rotasını bir türlü tutturamıyoruz.

Ortega y Gasset; “İnsan, olacaksa, kendisi için, kendisine rağmen, kendisine karşın aydın olur, kaçınılmaz biçimde (…) gerçek aydının özgül etkinliği gerçeği zahmetle araştırmak, bulur bulmaz da ne pahasına olursa olsun, kendisini bin parça edeceklerini bilse, açıklamaktır; aslında ‘çölde feryat eden’ biridir o, çünkü gerçek ancak yalnızlıkta bulunur.” Oysa bugün, seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bunun için bir insan canı sıkılsa da her gün işini yapmak zorunda. Yani yaratılışının gereğini kul ile kulluğun gereğini yapmak gerekir. Bunun için belli bir ritimle her gün çalışmak zorunluluğu vardır.

Etrafımızdaki yıkıntılara benzememek için korku kültüründen etkilenmemek........

© Milli Gazete