Beyaz Saray’ın gölgesinde rızanın coğrafyası |
Bugünün dünyasında haritalar hiçbir zaman yalnızca coğrafi değildir. Her sınır çizgisi, zihinsel bir tasarrufun, medeniyet ölçüsünün ya da bir rızanın izdüşümüdür. Dolayısıyla Beyaz Saray’da bugün yeniden şekillenen “Colani’den el-Şara’ya” uzanan diplomatik dönüşüm, sadece Suriye’nin politik yapısına dair bir düzenleme değil; aynı zamanda bu coğrafyanın bir kez daha rızaya mahkûm edilmesi sürecinin törensel ilanıdır.
Diplomasinin dili çoğu zaman “itaatin estetikleştirilmiş biçimi”dir. Bu nedenle söylenenle hedeflenen arasındaki uçurum, özellikle Orta Doğu gibi güç vakumu üreten bölgelerde çok daha belirgindir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın şu sözleri bu açıdan çarpıcıdır: “Şam artık IŞİD, İran Devrim Muhafızları, HAMAS ve Hizbullah’a karşı mücadelede aktif rol alacak.” Yüzeyde teknik bir güvenlik stratejisi gibi görünse de, aslında bölgede yeni bir hiyerarşinin inşa edildiğini haber verir. Bu cümle, Suriye’nin yeniden tanımlanan küresel jeopolitiğe küçük ama kritik bir parça olarak eklemlendiğini gösterir.
Bugün “Suriye izolasyondan ortaklığa geçti” söylemi sıkça tekrarlanıyor. Ne var ki bu ortaklığın kim tarafından, hangi şartlarda ve hangi karşılıklarla tanımlandığını sormak gerekir. Halkının yarısı yersiz yurtsuz edilmiş, şehirleri taş birer yığına dönmüş, altyapısı çökmüş, toplumsal hafızası dağıtılmış bir ülke; şu an emperyal dünyanın yeniden inşa masasında bir jeopolitik aparat haline getiriliyor. Yeniden inşa kavramı, gerçek anlamıyla değil, “siyaseti yeniden dizayn etme” anlamında kullanılıyor.
Burada asıl mesele, “rıza üretimi”dir. Özellikle ABD ve bölgesel güç odakları, Suriye’yi istikrarsızlığın kaynağı değil; geleceğin kontrol edilebilir bir aktörü olarak yeniden inşa etmeye çalışıyor. Ancak bu inşa, bağımsız bir Suriye iradesinin değil, küresel güç........