“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat, 12)
Cumartesi
Artık Yoklar
Uzun zamandır meseleleri siyasi gücün gündemin bağımsız bir biçimde düşünen, konuşan problemlere yeni bakış açıları, özgün yaklaşımlar getiren bir entelektüel ortamın yoksunluğunu yaşıyoruz. Bakıldığı zaman artık her şeye sirayet eden bir araçsallaştırmanın etkilerini görüyoruz. Belki bugün bu yoksunluğun en önemli nedenlerinden biri iktidara eklemlenme hastalığının bir göstergesidir. Düşünceye, sanata, kültüre ve de eğitime sahip olmak isteyen kimselerin kısa yoldan edindikleri birikimi akçeye dönüştürmeye, konumlanmaya vesile kılmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bu nedenle de umut etmeden sönüp giden anlık parlamalara şahit oluyoruz. Sahicilikten uzak, “arayıştan yorulmuş, uğraş vermekten güçsüz düşmüş, düşünmek için hiç enerjisi kalmamış bir insan tipi” ile karşı karşıyayız. Hiçbir kazanım olmadan bir süreci inşa etmek, yürünecek zahmetli ama topluma, insanlığa bir armağan olacak gayretlerden yoksun bir uğraş… Resmi merciler tarafından ödüllendirilmeyi, onaylanmayı bekleyen bir anlayışın herkese sirayet ettiği bir yolculuktan bir fayda hasıl olmadığı açıktır.
Dünyada da artık etkileyici, güçlü bir arayışın, bağımsız bir biçimde yeni keşiflerin bir gereği yolculuğa çıkanların sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdır (abartılı söylüyorum). Düşünmenin, üretmenin hor görülmenin karşısında duracak zihni yolculukların kıymeti artık hatırlanmayacak kadar önemsizleştirilmektedir. Frank Furedi, “Nereye Gitti Bu Entelektüeller?” kitabında bu konuyu tartışıyor. “Bugün artık, salt düşüncenin peşinde olan bir entelektüel ya da toplumda derin bir şekilde hissedilen sorunların baskısını üzerinde taşıyan, soruşturma konusu yaptığı meseleleri olan ve bu uğurda büyük bir çaba harcayan bir üniversite hocası veya okulu bitirdiğinde hangi şirkette ne tür bir pozisyon edinebileceği hayallerine tutulmamış bir öğrenci, yüceltilen tipler olmaktan çıkmıştır. Her türlü eylem ve çabanın, ekonomik bir amaç doğrultusuna uygun şekilde tasarlanması, nihai hedefin mutlaka elde edilecek başarıyla ve bunun doğal sonucu olan kazançla sonlanması gerekmektedir. Bunun dışında kalan uğraşlar, çabalar ve eylemler, işlevsiz ve dolayısıyla gereksiz görülerek, 'çılgınlık ', 'anlamsızlık ', 'kahramanlık’ ya da 'şövalyecilik' olarak nitelendirilmektedir. Gerçek, gerçek olduğu için, kütür kültür olarak, sanat sanat dolayısıyla ve eğitim de eğitim adına istenen ve önemsenen olma otoritesini........