“Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız haberdardır.” (Ahzap/2)
“Müminin ferâsetinden (ince anlayışından) korkun. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.” (Hadis-i Şerif)
Perşembe
Var-olma üzerine
Bir toplum kendini var eden ana fikre, düşünceye ihanet ederse, bu ihanetleri vesilesi ile er ya da geç yıkılır. Tarih bu nevi bozgunların ibret vesikaları ile doludur. İhanete uğrayan fikirlerin intikam aldıkları görülür. Eğer fikirleri güçlendirmek yerine fikirlerin açtığı yollarda yeni statükolar oluşturulursa o zaman fikirler zehirli bir hal alır ve içten içe göçüşün hızını artırır. Onun için bir fikri yok etmenin en kolay yolu onu kendisi ile çelişkili hale getirmekten geçir. Araçları amaç haline getirerek bir düşünceyi saplantı haline getirmek en büyük yıkımdır. Onun için dış etkiye bile gerek kalmadan amacından hedefinden sapan bir görüş yok olmak için başka hiçbir düşmana ihtiyaç duymaz.
Çağımızın ünlü düşünürü Muhammed İkbal, geçmişle gelecek arasında çok özenli bir ilişki kurarak, "Hayat, sırtında tarihin yükünü taşıyarak ilerler” der. Bir hareketin en büyük bedbahtlığı tarihinin sırtında tepinerek tarihini bozmak ve onu gerçeklikten koparmaktır. Elbette ki tarihini taşıyamayan nostaljide boğulan her düşünce ilerlemek şöyle dursun saplanıp kalırlar ve kendilerini yok etmek için her şeyi yapabilirler. İkbal, “Akıldan çıkarılmaması gerekir ki, hayat sadece ve sadece değişimden ibaret değildir. O, süreklilik ve koruma unsurlarını da içinde taşır" der. Onun için hafıza önemli bir işleve sahiptir. Süreçleri, kırılmaları doğru anlamadan, okumadan bir gelecek tasavvuru sadece oyuncu değiştirerek gerçekleşmez.
Batılıların düşünce yapısındaki gibi öldürerek tedavi etmek diye bir şey söz konusu olamaz. Şayet böyle bir şey söz konusu olduğunda tahakküm her türlü doğuşu kontrolu altına alır ki bu da bir düşüncenin yol alması önündeki en önemli engeldir. Tahakküm altında, edilgen her yapı en basit manası ile üretimden, akıldan ve ehliyetten yoksun yakıcı bir özellik taşır. Böylesi bir durumda hâkim güç karşısında bir duruş sergileyemediği gibi........