Ten ve canımız emanettir

Ten ve canımızın ayakta kalması için yaratılan her şey emanettir.

Emanete hıyanet yakışmaz.

Zalimin bileğini bükmek için yaratılan yumruk, mazlumun kafasına inerse, emanete hıyanet olur.

Bu ten ve canımızın neyi, nasıl yapmasını bize öğreten kitabımız Kur’an-ı Kerim de emanettir.

Ten ve canımızı ve bize emanet edilen dünyamızı korumak için ne yapmamız gerektiğini kitabımızdan öğrendikten sonra gereğini yapmak için sağlığımızın yerinde olması gerekir.

Yani, sıhhate dikkat edeceğiz.

Sevgili Peygamberimiz, bizim en fazla yaptığımız hatalardan ikisini bize hatırlatıyor:

"İki nimet vardır ki, insanların çoğunluğu o konuda aldanmış ve zarar etmişlerdir. Onlar: Sıhhat ve boş vakittir" (Buhari, Sahih, K. Rikak, bab 1)

Sıhhat ve vaktin geri kazanılması yoktur.

Sıhhati korumak görevimizdir. Ama şöyle bir şey söylene­bilir.

Hastalığı öven bir çok hadis-i şerif var denilebilir.

Hayır, Efendimizin hastalığı öven hadis-i şerifi yoktur.

Ancak hastalığa sabretmeye müjde vardır.

Hastalık, Rabbimden bir rahmettir. Bu yüzden sab­rediniz. Fakat bu, "Hastalık aman gitmesin; kalsın" demek değildir.

Söz gelimi; hastasınız, bu durumda, "Ya Rabbi beni mi bul­dun (haşa)?" diyerek isyankâr olmamak gerekir.

Ya ne yapmak gerekir? “Her derdin bir devası vardır. Ya........

© Milli Gazete