“Silah susturulur ama hayatın içindeki terör ne olacak?”
Terörsüz bir Türkiye düşüncesi, bu ülkede yaşayan her bireyin yüreğinde taşıdığı ortak bir ütopyadır; kimliklerimiz, siyasi tercihimiz, yaşam tarzlarımız farklı olsa da terörsüz bir ülke isteğinde hepimiz birleşiriz. Bu öyle bir taleptir ki, buna karşı çıkacak sağduyulu kimse yoktur. Ancak bugün terör kavramını yalnızca dağlarda silahlı örgütlerle yürütülen çatışmalarla sınırlamak, gerçeğin çok küçük bir bölümünü görmek olur. Çünkü ülkemiz artık çeşitlenmiş, daha karmaşık, daha görünmez ama etkisi bir o kadar yıkıcı terör türleriyle de mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Uyuşturucu terörü mesela; bazı semtlerde gençlerin hayatını sinsice söndüren, aileleri dağıtan, umutları çalan bir karanlık el gibi dolaşıyor. Gıda terörü dediğimiz mesele, soframızdaki ekmeğin bile güvenilir olup olmadığını sorgulatan bir başka büyük tehlike; denetimsiz üretim, hileli gıdalar ve halk sağlığını hiçe sayan anlayış, toplum sağlığını adeta bir bombanın üzerinde oturtuyor.
Bir de ekonomik hayatı altüst eden enflasyon terörü var ki; bunun etkisini en çok pazarda, markette, kira gününde hissediyoruz. Bu terörün kurşunu yok, bombası yok; ama insanın geleceğe dair hayallerini ve yaşam standartlarını paramparça eden görünmez bir tazyiki var. Kadına yönelik şiddet terörü ise her güne utanç verici bir tabloyla uyanmamıza neden oluyor; kimi zaman sokak ortasında, kimi zaman evin kapalı kapıları ardında işlenen vahşetler, toplumun vicdanını kanatmaya devam ediyor ne yazık ki. Öte yandan her yıl binlerce can alan trafik terörünü de görmezden gelemeyiz. Birkaç saniyelik dikkatsizlik, kuralsızlık, ihmalkârlık hele de trafik magandalarının yol açtığı huzursuzlukların bedeli, bir........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein