Ağabey diyor ki; Emeksiz yenen ekmeğin lezzeti olmaz |
“İnsanlardan iki sınıf vardır ki; onlar iyi olursa bütün insanlar iyi olur. Onlar bozulursa bütün insanlar bozulur. (Ki onlar) âlimler ve idarecilerdir.” (Hadis)
Bir memlekette siyaset nasırlaşırsa, ekonomi buharlaşırsa, ahlak dip yaparsa, ar-hayâ sıfırlanırsa, çıplaklık moda haline gelirse, adalet siyasallaşırsa, her konuda ezilenler ziyadeleşirse, saygı ve sevgi anlayışı yerlerde sürünürse, sosyal katmanlar arasında mücadeleler çoğalırsa, ülke basınının çoğu aynı elde toplanırsa, aymazlık çoğalırsa, particilik tavan yaparsa, ehliyete önem verilmez, naehil olanlara makamlar tevdi edilirse, o ülkenin payidar olması düşünülemez.
Zira bu ahvalde güç tavan yapar, haklı olanlar suçlanır hale gelir. Otoritenin freni tutmaz. Onlara tabi olmak istemeyenler sıkıntılara sürüklenir. Siyasetten dışlanır, gerçek dışı isnatlarla siyaseten giyotine gönderilir. Maalesef haksızlara, yanlış yapanlara rağbet ziyadeleşir. Ancak hemen belirtelim ki; her kim olursa olsun, suiistimalde bulunursa, milletinden çalarsa, çaldırırsa, haksızlık ve yanlış yaparsa, Allah’ın kahrına eninde sonunda mutlaka uğrayacaktır.
Nitekim Şekib der ki:
Her kim ki, dünyâda, keskindir dişi,
Mutlak bir belâya çatar, demişler!
Elhak doğru. Zira azanların sonu elem vericidir. Milletini seven kimseler ise menfaati için siyasilerin, bürokratların yanlışlarını görmemezlikten gelemez. Yanlış yapanları alkışlayamaz.
Tâhirü’l Mevlevî der ki:
Âb-ı rûyu çünkü insaniyetin pâmâl olur,
Ey terakki isteyen, dünyâda sen zannetme kim.
Yani, olgun bir insan, mevki sahiplerinin eteğini öpmez, zira böyle bir hareketin, yüzsuyu dökmekten başka bir şey olmadığını bilir. Ey terakki etmek, yükselmek isteyen insanlar!........