Ne dedik, ne yapıyoruz

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Müslüman, ahdine ve vadine sahip çıkan kimsedir. Ahdimiz; tevhit ve birlik üzere olmaktır. Allah, ruhlarımıza; “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” diye sordu. Biz de; “Evet Sen bizim rabbimizsin” cevabını verdik. Bizleri yoktan var eden âlemlerin rabbi ile böyle ahitleştik. Vadimiz ise; “Ancak Sana ibadet eder, ancak Senden yardım talep ederiz” sözümüzdür. Rabbimiz ahdine ve vadine sadık kalmayanlar için; “Ey iman edenler; yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında, büyük bir gazabı muciptir” ihtarında bulunmaktadır. Biz, Millî Görüş’ün öncü kadroları eğitim seminerlerinde; “Niçin Millî Görüşçü olmaya mecburuz?” sorusuna şu cevapları verdik. Ve “1- Müslümanım diyorsun. Müslüman; Allah ve Resulü’nün emirlerine teslim olandır. Müslüman cehenneme gider mi? Eğer yaptığın iş seni cehenneme götürüyorsa, öyle Müslümanlık olmaz. 2- Bu emirler nerede? Cevap: Kur’an’da ve Peygamber’in sünnetinde. 3- Bu emirler arasında cihat farzı var mı? Var, hem de beş yüzün üzerinde ayet ile emrediliyor. 4- Cihat kendi kendine yapılabilir mi? Yapılamaz. Mutlaka ümmete dâhil olmak lazımdır. 5- Ümmet nedir? Tüm bu söylediklerimiz yönünde sistemli ve kararlı bir şekilde olumsuzluklardan etkilenmeden yürüyüşün mücadelesine devam eden Millî Görüş kadrolarıdır. 6- Biz daha iyisini yaparız diye, ayrı bir baş çekebilir miyiz? Hayır, çekemeyiz. Bu tefrika olur. 7- Başka çare yok. Şimdi sen de geleceksin, bu topluluğa katılacaksın ve bizimle beraber çalışacaksın. Bunun aksi tefrikadır” dedik. Millî Görüşçüye yakışan, haksızlığa uğrasa da, nefsine ağır gelse de “işittik ve itaat ettik” sözünün arkasında durmaktır. Bir Millî Görüşçü, yaptığı işin neye yaradığının şuuruyla hareket eder. Çünkü her Millî Görüşçü; hidayet, feraset ve dirayet sahibidir.

NASIL OLMALIYIZ?

Yine eğitim........

© Milli Gazete