MİLLİ GÖRÜŞ TARİHİ-25 Konya Mitingi 12 Eylül Darbesi
Konya, Konya olalı böyle bir kalabalığı bir arada görmemişti. 6 Eylül günü 200 bini aşan kalabalık Kudüs'ü Kurtarma Günü Yürüyüşü ve Mitingi'ne katılmıştı. İstasyon meydanından, İtfaiye meydanına kadar insan denizi vardı. On binlerce insan afiş, döviz ve pankart taşıyarak, yahudi İsrail ve onların uşaklarını lanetliyordu. Kudüs'ü temsil eden Mescid-i Aksa maketleri römork sırtlarında, kalabalığın ortasında gençler tarafından taşınıyordu.
Sivas'tan daha kalabalıktı bu miting. Eroin iftirasından sonra MSP'liler daha da kenetlenmişlerdi. Bugün Konya da, İsrail politikası güden Hayrettin Erkmen'in düşürülmesinin zaferini kutluyorlardı. Mahşeri bir kalabalık vardı. Konya ana baba gününe dönmüştü.
Türkiye'nin dört bir yanından gelen kafileler, şehir dışında araçlarından iniyorlar, kendilerine verilen programa göre şehir merkezine doğru gruplar halinde ilerliyorlardı. Gruplar birleşiyor, birleşen dereler nehire dönüşerek ana caddelerde seller oluşturuyordu. Konya'nın geniş caddeleri, bu insanlara dar geliyordu. Her kafile öğle namazını ayrı camilerde kıldıktan sonra, İstasyon caddesinde bölükler peş peşe dizilmişti. Bölüklerin kimliğini gösteren flamalar, bayraklar, afişler rüzgârda dalgalanıyordu. Herkes kol kola girmişti.
Bu mitingde 60 islâm ülkesinden temsilciler vardı. Erbakan, islâm ülkelerinden gelen bu temsilcilerle kol kola kenetlenmiş, Hadis-i Şerif'te ifadesini bulan “Bünyanün Marsus” teşekkül etmişti. Müslümanlar kurşunlanmış binalar gibi birbirine kenetlenmedikçe, insanlar için kurtuluş mümkün olmazdı. Koca inananlar ordusu komutanıyla, neferiyle:
“Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz
Bu yol ki hak yoludur durmak bilmeyiz yürürüz!..” diye haykırıyordu. Bu kalabalıkta gençler çoğunluktaydı. Anarşiye karışmayan, hak bildiği yolda ilerleyen, bu dava için canını vermeye hazır gençler. Peygamber Efendimizin, bana gençler yardım etti dediği türden gençler. Benim yüreğim genç diyen 90'lık ihtiyar gençler de vardı. En önde yürüyorlar, sağ ellerini havaya kaldırıp “Mücahid Erbakan!..” diye bağırıyorlardı. Sakat haliyle bu görkemli kutlamaya katılan insanlar göze çarpıyordu. Göğsünde MSP bayrağı taşıyorlar, kafilenin en önünde tekerlekli sandalyeleriyle yürüyorlardı. Müthiş kalabalıkta sürükleniyorlardı.
Birbirini görenler, yeni tanışanlar sarmaş dolaştı. Bazıları ağlıyordu. Manzara görülmeye değerdi, insanların göğsü kabarıyordu. Bu kutlu gün için binlerce insan ihtiyar, genç demeden İstasyon meydanına koşmuş, saflarda yer almıştı. Pencerelerden dışarıya fırlayan, balkonlara doluşan binlerce kadın erkek bu müthiş manzara karşısında heyecanlarını tutamıyorlardı.
Kalabalık slogan atarak İtfaiye meydanına geldiğinde, MSP genel başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kurmayları ile birlikte, Konyalı Niyazi Usta'nın büyük göz nuru dökerek hazırladığı kürsüye çıktılar. Bir kale burcu, bir cami ve Kudüs'ün bazı özelliklerini bünyesinde barındıran büyük kürsü, bütün teferruatı ile en ince şekilde emek sarf edilerek işlenmişti. Erbakan ve kurmayları kürsüye çıkınca, yabancı misafirler de kürsünün altlarında yerlerini aldılar. Kürsünün arkasındaki iki adet on iki katlı apartman arasına, on iki kat boyu yüksekliğinde kırmızı renkte dev bir anahtar maket dikilmişti.
Mescid-i Aksa maketleri, parkartlar, Metin Yüksel'in portresi kalabalığın arasında göze batıyor, dikkat çekiyordu. Verilen bir komut üzerine, mahşeri kalabalık İstiklâl marşını haykırmaya başladı. Koca meydan çınlıyordu bu marşla. Fotoğraf çeken gazeteciler ve kameramanlar dışında yaprak bile kımıldamıyordu.
İstiklâl marşı bitince mehter takımı marşlarına başlamıştı. Bütün gruplar, birlikler, flama, afiş, pankart ve bayraklarıyla kürsünün önünden geçip, Erbakan'ı selâmlıyorlardı. Az sonra kalabalık yürüyüşü durdurmuş ve bir araya toplanmıştı. Ucu bucağı görünmüyordu kalabalığın. Hep bir ağızdan atılan sloganlar yeri göğü inletiyordu.
“Mücahid Erbakan!.. Mücahid Erbakan!..”
“Erbakan komutan, akıncı asker!..”
“Mücahid hey!.. Mücahid hey!..”
“Ne sağ, ne sol!..İslâm tek yol!..”
“Biz biz biz, Fatih'lerin nesliyiz!..”
“Diriliş nesli geliyor!.. Diriliş nesli geliyor!..”
Kalabalık kollarını kaldırarak yeri göğü inletiyordu bu sözlerle. Susacak gibi değildi hiçbiri. Bir müddet kalabalık bu sözlerle dalgalandı. Erbakan ellerini kaldırınca, kalabalık sustu. O suskunlukta MSP bayrakları esen rüzgârla dalgalanıyordu. Erbakan susan kalabalığı selâmladı:
“Esselâmun Aleykum!..”
Yüzbinler bir ağızdan aldı selâmı.
“Ve........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein