Asrın ufuneti

Modern zamanların müfredat düzenleyicileri sadra şifa olmayan edebiyat derslerinde hala “Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” kıvamında Yahya Kemal dizeleriyle ölüm romantizmi yapmakla uğraşadursun; memleket dahilinde tıkır tıkır işleyen limanlarda tıka basa doldurulup malum yere doğru yol alan sıra sıra gemiler, ne yaşamaktan bunalmış ne de henüz dünyaya gelmiş nesillerin umurunda olmaz. Gayri insanların umursadığı almak isteyip alamadıkları, yapmak isteyip yapamadıkları, yaşamak isteyip yaşayamadıklarıdır. Yırtına hayıflana yıllar yıllı kendilerine bir yararının olmadığı söylenen sosyal sayfalardan medet umanlar, kulak ardı ettikleri ihtarların neticesini doğruladıkları halde hayal aleminde yaşamaktan vazgeçmese de yavaştan açlığını, yoksulluğunu, kadersizliğini duyumsar. Kalanlara zaten dinsel olarak değil de sosyal anlamda şükretmek öğretilir. Yahut da başlarına ne gelse şükürsüzlüğün neticesi zannedip hırçınlaşmak, yaşamıyor gibi yaşayan insanlara saldırmak suretiyle varlığını berkiten bir güruh oluşturmanın gönencini yaşarlar.

Yahudi’ye mal taşıyan, ticaret hacmi ve de maliyeti henüz bilinmeyen, her birinin dolduruluşu, ne taşıdığı, açık denizlerde yol alışı, ulaşımı aylar sonra duyulan gemi serencamı meşhur Yahya Kemal şi’rinin adı gibi sessiz cereyan eder. Yani “Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; / Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol” dense yeridir. Yahudi’yle ticaret yaptıklarını itiraf edip aylar sonra millete meydan okur gibi beyanlarda bulunanlar........

© Milli Gazete