2. Mehmed’den İstanbul’u teslim talebini reddeden Bizans imparatoru Konstantin’e, “Güzel!.. Öyleyse yakında ya tahtım ya da kabrim Kostantiniyye’de olur!”

Sultan 2. Mehmed, tüm hazırlıkları bitirdikten sonra Edirne’den hareket etmiş ve 5 Nisan’da İstanbul surlarının önünde tüm birlikler ile beraber hazır olmuştu. Sultan, Edirnekapı ve Topkapı arasında Bayrampaşa Deresi civarında en seçme kapıkulu askerleriyle beraber otağını kurmuştu. 6 Nisan itibarıyla başlayan küçük çatışmalardan sonra 11 Nisan’da tam anlamıyla büyük kuşatma için hazırlıklar bitmiş ve İstanbul, her taraftan çepeçevre kuşatılmıştı.

Genç Sultan, şehrin tahrip edilmesini istemiyordu. Hedefi bir şehir imha etmek değil, tam tersi ihya etmekti. Çünkü zamanının çok ötesinde büyük bir adamdı, 21 yaşındaki Sultan. Gerçek anlamıyla onun yapacaklarını diğer krallar hayal dahi edemiyordu. O İstanbul’u, kuracağı büyük dünya devletinin muhteşem başkenti olarak düşünüyordu. Dolayısıyla işini kolaylaştırmak ve şehri ve hatta şehrin insanını tahrip etmek istemiyordu. Bu nedenle gerçek bir teslim olma teklifi ile Doğu Roma’nın kralına elçi göndermiş ancak teklifi ret edilmişti. Bu durumda büyük kuşatmanın büyük bir kararlılıkla başlatılmasını emretti.

12 Nisan’da dünya tarihini değiştirecek, bir çağ açıp diğerini başlatacak, tüm tarihin savaş planlarını tamamıyla değiştirecek ve yenileyecek olan şahi ve büyük topların ateşi ile gerçek savaş başladığında şehir halkı korkudan kiliselere doluşmuştu. Top seslerinin daha önce yerkürenin hiçbir yerinde görülmemiş ve duyulmamış bir şekilde çıkardığı sesleri duyan İstanbul halkı, daha savaşın ilk saniyesinde psikolojik olarak yıkılmışlardı. Zaten kuşatma aslında tam bir psikolojik savaştı. Ve ilk günden son güne kadar bu mücadele devam etmişti.

Sultan, fetih için tüm hazırlıkları yaptığını düşünse de karşısında yüzyılların kuşatma kurdu bir güç vardı. Aslında İstanbul halkı için diğerleri gibi sıradan bir kuşatmaydı bu. Her İstanbul sakini ömrü boyunca en az 1 defa kuşatma görür ve sonra normal hayat devam ederdi. Ancak şahi topunun ilk ateşi her şeyi değiştirmişti. Halk dehşet ve şaşkınlık içerisinde ne yapacağını şaşırmıştı. Gerçekten de dünya başlarına yakılıyor zannetmişlerdi. Şimdi karşılarında nasıl bir kuvvet olduğunu çok acı bir şekilde anlamışlardı.

Bu ilk ve ağır şoku atlatan Kral Konstantin, teslim ol teklifini de reddedip tüm gücüyle bu küçük ancak muhteşem ülkeyi savunmaya koyulmuştu. Surları sağlamlaştırmış, deniz gücünü pekiştirmiş, ambarları erzaklarla doldurmuş, Avrupa’nın seçkin şövalyelerini yanına almış ve birçok ülkeye elçiler göndererek yardımlarını talep etmişti. Ardından topların vurucu gücü ve çıkardıkları dehşet verici sesten sersemlemiş olan halkı büyük kilisede toplamış ve onlara maneviyatlarını artıran bir konuşma yapmıştı.

Büyük topların dövdüğü ve yer yer gedikler açtığı surlar, Bizans tarafından canla başla savunuluyor, açılan gedikler sabah olmadan kapatılıyordu. Bu durum karşısında Sultan, 2 yıldır gece gündüz demeden hazırladığı planı bir bir uygulamaya koymaya başlamıştı.

Aslında Sultan için fethin rüyası tahta kesin olarak çıktığı 1451’den beri değil daha 12 yaşında ilk defa sultan olduğunda görülmeye başlamıştı. Dolayısıyla hazırlıkların vurucu evresi 2 yıldır yapılmaktaydı demek daha doğru olacaktır. Çünkü 12 yaşından beri önce çocuk sonra genç yaşta en büyük hedefi İstanbul’du.

QOSHE - Fetih (1) - Harun Yapıcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fetih (1)

4 0
06.06.2023

2. Mehmed’den İstanbul’u teslim talebini reddeden Bizans imparatoru Konstantin’e, “Güzel!.. Öyleyse yakında ya tahtım ya da kabrim Kostantiniyye’de olur!”

Sultan 2. Mehmed, tüm hazırlıkları bitirdikten sonra Edirne’den hareket etmiş ve 5 Nisan’da İstanbul surlarının önünde tüm birlikler ile beraber hazır olmuştu. Sultan, Edirnekapı ve Topkapı arasında Bayrampaşa Deresi civarında en seçme kapıkulu askerleriyle beraber otağını kurmuştu. 6 Nisan itibarıyla başlayan küçük çatışmalardan sonra 11 Nisan’da tam anlamıyla büyük kuşatma için hazırlıklar bitmiş ve İstanbul, her taraftan çepeçevre kuşatılmıştı.

Genç Sultan, şehrin tahrip edilmesini istemiyordu. Hedefi bir şehir imha etmek değil, tam tersi ihya etmekti. Çünkü zamanının çok ötesinde büyük bir adamdı, 21 yaşındaki Sultan. Gerçek anlamıyla onun yapacaklarını diğer krallar hayal dahi edemiyordu. O İstanbul’u, kuracağı büyük dünya devletinin muhteşem başkenti olarak düşünüyordu. Dolayısıyla işini kolaylaştırmak ve şehri ve hatta şehrin insanını tahrip etmek istemiyordu. Bu nedenle gerçek bir teslim olma teklifi ile Doğu Roma’nın kralına elçi göndermiş ancak teklifi........

© Milli Gazete


Get it on Google Play