İnsan imtihan yurdu olan dünyada Allah’a (Celle Celâluhu) kul, peygamberine (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) de ümmet olmakla sorumlu tutulmuştur. Kur’ân-ı Hakîm’in ilk emri ‘’Oku! Yaratan Rabbi’nin adıyla (oku)!’’[1] âyet-i kerimesidir. Yâni Müslüman olan kimse önce âyet âyet kitâb-ı ilâhiyi, kâinatı, azamet-i ilâhiyi, kendisine lütfedilen nimetleri okuyacaktır. Bu süreci de batıl ilâhlar, ideolojiler, dinler adına değil, kendisini yoktan var eden Allah adına yürütecektir. Zira yaratanı Allah olarak benimseyen kimse bütün iş ve oluşları da işin sahibine teslim eder. Zaten İslam bir manasıyla da kişinin kendine dair bütün anahtarları sahibi olan Allah’a teslim edip, O’na itaatkâr bir kul olma çabasına girişmesi değil midir?
Bu âyet-i kerîme çok büyük mânaları, önemli işaretleri taşımaktadır. Seyyid Kutub (r.aleyh) bu âyet-i kerîmenin tefsirinde şöyle der: İnsan -bu âyetin nüzulüyle- değerlerini dünyadan değil semadan, kanununu ise hevasından değil vahiyden alarak yeniden doğdu. Tarihin çizgisi daha önce ve o zamandan beri hiç değişmediği kadar değişti. Bu olay bir dönüm noktasıydı. Yeryüzünde, ne zamanla ne de olaylarla silinebilen açık ve yüksek işaretler oluştu. İnsan vicdanında gerçekçiliği ve insan yaşamına uygunluğuyla daha önce bu kadar açık bir şekilde ortaya konmamış bir varoluş, hayat ve değerler anlayışı........