“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
mam hatip lisesinde öğrenci iken yıl sonu hatıra defterlerine hocalarım ismimden kaynaklı olarak “Elif gibi dimdik ol! Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” yazarlardı. Özellikle meslek dersi hocalarım. ‘Elif’ isminin güzel getirisi olarak hep “doğru olmak, dürüst olmak, Allah’ın kitabında emrettikleri konusunda dosdoğru olmak” nasihatlerine muhatap oldum.
Rabbimiz tüm insanlığın saadetini temin etmek için Rahman ve Rahim isminin tecellisi olarak İslam gibi bir nimetle kullarını nimetlendirmiştir. İslam’ın kaideleri sadece Müslümanların değil, yaratılan her insanın insanca yaşamasını temin edecek bir nizam dinidir. İnsanın fıtratındaki hem maddi hem manevi dünyasında dengeyi oluşturan, toplumların arasındaki ilişkilerinde adaleti temin eden bir nimettir.
İslam dininin peygamberi El-Emin sıfatını taşıyan Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’dır (s.a.v.). Âlemlerin hayran olduğu Peygamber Efendimiz (s.a.v.) peygamberlik ile görevlendirilmeden önce de insan olmanın özelliklerini taşırdı. Akrabalık bağlarını gözetir, haddini aşmış insanoğlunun aksine fıtratını korur, adaleti ayakta tutar, toplumda da adaletin var olması için gayret gösterirdi. Örneğin Hilfü’l-fudûl. İnsanın yaratılıştan getirdiği dört meziyeti en üst seviyede karakterinde taşırdı. Doğrunun, iyinin, güzelin, faydalının ve adil olanın peşindeydi. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) karakteri, davranışları İslam indirildikten sonra düşmanlarını aciz bırakmış. Efendimiz (s.a.v.) hakkında ne söyleyeceklerini şaşırmışlardı. Meczup deseler meczup değildi, deli deseler deli değildi. Mekkeli müşriklerin bile kabul ettiği gibi Muhammedü’l-Emin’di. Bu özelliklere sahip olan Efendimiz (s.a.v.) bile........
© Milli Gazete
visit website