Bir kalantor, üç garantör |
ABD Başkanı Trump (kalantor), üç garantörü (Katar, Mısır, Türkiye) İsrail’in çıkarlarına nasıl hizmet ettirdi?
Bugünlerde tarihin garip olaylarından biri vuku bulmaktadır.
Olayın iç yüzü henüz aydınlığa kavuşmadı ama kamuoyuna yansıyan şekliyle dile getirmeye çalışalım:
Katil İsrail, yaklaşık 25 aydır bir avuç mücahide karşı Filistin’i insansızlaştırıp yutma maksatlı yapageldiği en acımasız ve en alçak katliamları yapa yapa yoruldu, yıprandı, gayesine ulaşmak için bir nefes almaya ihtiyaç duydu.
Mücahitlerle bir ateşkes anlaşması yapmalıydı ama bu tek taraflı olmalıydı. Rehineleri kurtarmalı idi. Mücahitler önce ateşi kesmeli, sonra silahlarını bırakmalı ve nihai olarak Gazze’yi terk etmeli idiler. Ama kendisi ordusuna nefes aldırırken istediklerini öldürebilmeli, bombardımanlara devam edebilmeli, ablukayı birazcık aralar gibi yapsa da devam ettirebilmeli idi.
Bu şartları sağlayabilmek için kalantoru harekete geçirmeli idi. Geçirdi de.
Kalantor Trump, mücahitleri bu şartlarla ateşkese ikna etmek için üç garantör devleti devreye sokmalı idi: Katar, Mısır, Türkiye. Önce bunlarla ikili temaslar yürüttü. Yöneticilerine “aslansınız, kaplansınız, çok cesursunuz, çok akıllısınız” türünden yarı alay, yarı ciddi sırtlarını sıvazlayarak “hazırlıklarını” yaptı ve onları mücahitlerin üzerine saldı. Belki de savaş sonrası Gazze’nin imarı için onlara milyar dolarlık ihaleler vermeyi vaat etti.
Üç garantör, mücahitleri ikna etmek için çok dil döktüler, ter akıttılar, vakit harcadılar. Ellerindeki rehineleri bırakmaları ve silahlarını susturmaları karşılığında halkı toplu ölümden kurtarmayı, istedikleri kadar yardımı sağlayıp sınırlardan geçirmeyi, bizzat kendi ordularının garantörlüğü ile kendilerini İsrail saldırılarından koruyacağı sözlerini verdiler. Ayrıca İsrail zindanlarında yıllardır işkence altında bulundurulan Filistinlileri de geri alacaklardı. Gazze’yi onarıp........