Her Müslüman’ın mutlaka bilmesi gereken tâbirlerden biri de “Şeâr-i İslâmiye”dir. Bu tabiri en güzel şekilde açıklayan eserlerden biri de “İ’cazu’l Kur’an”dır. Şeâiri-i İslamiyeyi şimdi bu eserden okuyalım:
“İslâm hukukuna göre ictimâî hayatın her safhasında, hususan ilmî, amelî ve edebî sahalarda devlet-i İslâmiyyenin icra ve tatbik etmekle mükellef olduğu ahkâm-ı İlâhiyyeye ‘Şeâir-i İslâmiyye’ veya ‘hakaik-ı İslâmiyye’ denir. Ahkâm-ı İlâhiyyenin bir kısmı farz-ı ayndır; bununla her Müslüman mükelleftir. Bir kısmı da farz-ı kifayedir; bununla da devlet-i İslâmiyye mükelleftir.
“Fukahâ-i İslâm’ın tesbit ettiği, devlet-i İslâmiyyenin tatbik ve icrasıyla mükellef olduğu ‘şeâir-i İslâmiyye’nin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
“1) Zekâtın umûmî bir düstur halinde tatbik edilmesi, zekât vermeyenlere fıkhın tayin ettiği cezanın uygulanması.
“2) Namazın bir düstûr-i umûmî haline getirilmesi, namaz kılmayanlara mezheplerin ihtilafına göre cezalarının verilmesi.
“3) Gayr-ı meşru lehviyyatın yasaklanması.
“4) İslâmiyyetin kadınlara verdiği hakların tatbik edilmesi.
“5) Hac kapısının kayıtsız-şartsız açılması. (Ancak din-i İslâm’ın müsaade etmediği can ve mal güvenliğinin olmaması gibi hususlar müstesna.)
“6) Faizin........