Bu vatan evlatları Kurtuluş Savaşı’nın hangi şartlar altında yapıldığını çok iyi bilmelidir. Gizli celse zabıtlarını okuduğumda zaman zaman gözyaşlarıma hâkim olamadım. Milletvekilleri, “Cepheyi dolaştık. Çıplak ayaklı askerleri gördük” diyor. Yani ayaklarında bırakın çarığı, hiçbir şey yok. Yemen Cephesi’nden gelmiş askerler var. Oradaki elbiseler ince. Eskişehir’in o dondurucu soğuğunda titreşiyorlar. Askerin su içecek matarası yok. Birliklere su taşıyacak fıçılar yok. Yiyecek ekmek yok. Hey gidi Mehmetçik dedem! Senin ellerinden öperim! Allah sizlerden razı olsun. Bunları okuyunca o koca yürekli, imanlı insanları daha çok sevdim. Bu vatanın değerini çok iyi bilmek gerektiğini daha iyi anladım.
Müdafaai Milliye Vekili ve Kozan Milletvekili Fevzi Paşa, “Askeri çıplak gördük” diyen milletvekiline cevap vermek için çıktığı kürsüde 21 Ekim 1920 tarihindeki konuşmasında, elbise fabrikalarının olduğu İstanbul’un düşman işgali altında olduğunu, Bursa’daki kumaş fabrikalarından kumaş tedarik edildiğini, ancak orasının da işgal edilmesi üzerine kumaş tedarikinin çok güçleştiğini söylemekte; askerin kışa kadar çarıkla, yemeni ile idare etmesi gerektiğini, kışın ayakkabı temin etmeye çalışacaklarını söylemektedir. Fevzi Paşa’nın konuşmalarından bazı bölümlere bakalım:
“İhsan Bey biraderimizin sual takririnde iki nokta soruluyor: Levâzım-ı iksaiye [Giydirme malzemeleri] ne dereceye kadar tedarik edilmiştir; ne tarihe kadar asker iksa ve ilbas edilebilecektir? Bunun için ordunun ilbası [elbisesi]........