Bu bayram tatilinde İstanbul’da belki “sıradan” belki de “sıra dışı” kalabalık manzaraları yaşandı yine. Uzun tatili fırsat bilerek tatile gidenlerin çok olduğu varsayımıyla “şehrin boşaldığı” söylense de yaşanan kalabalık manzaraları bunu yalanladı adeta. Ancak bu sene yaşanan izdiham manzaraları geçen yıllara göre farklı bir nitelik arz etti.
Hem belediyenin hem de bakanlığın uhdesindeki toplu taşımanın, malum artık böyle ayrımlar söz konusu Türkiye’de, ücretsiz olması ulaşım araçlarına haddinden fazla bir talep oluşturdu. Bu aslında her bayram yaşanıyordu ama ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı ve dayanılmaz hale geldiği şu atmosferde farklı bir anlam da kazandı. Şehrin tarihi, turistik yerlerinin lebaleb insan kalabalığıyla dolması beklenen bir şeydi ama bunun ardındaki realite durumu ilginç hale getirdi.
Özellikle 2018’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ve gücün mutlaklaşmasının verdiği özgüvenle(!) halkı adeta bir “ekonomik deneye” tabi tutan siyasi iktidar, son 5-6 yılda halkın süratle fakirleşmesine neden oldu. Dayanılmaz bir hal alan geçim sıkıntısı, insanların tahammül sınırını da aşarken bunun yansıması yerel seçimlerde iktidara verilen sert uyarıda somutlaştı. İnsanlar, iktidarın hafife aldığı ve seçim öncesi dağıtılacak “siyasi rüşvetlerle” durumu kurtarabilecekleri zannına rağmen, yönetenlere çok açık, net ve sert bir mesaj iletti sandık........