Kaçıp gitmek

Son dönemde giderek toplumsal bir vakıaya dönüşen “kaçıp gitme” hali, sinsi bir düşman gibi altımızı oyuyor. Yetişmiş, iyi eğitimli, kalibresi yüksek kimselerin içinde bulunduğu “kaçıp gitme” hali ciddi bir soruna işaret ediyor. Yeni yetişen gençlerin düştükleri çaresizlik ve karamsarlık fasit daireleri, geleceğe dair soru işaretleri, mevcut idarecilerden ve çözümden yana bir umut ışığı görememeleri, bu durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Bunu sadece ekonomik imkan veya imkansızlıklara, salt maddiyata bağlamak kolaycılık olur. İşin bir de zihni veya moral yönü de var.

İnsanlar, özellikle de vasata uymak istemeyen, soran, sorgulayan, kafa yoran, kendini geliştirmek isteyen insanlar bir bıkkınlık ve usanç durumunu yaşamakta. Toplumsal olarak sürüklendiğimiz vasatlık ve kalitesizlik çukuru bir anafor gibi önüne geleni yutuyor. Üretilmiş veya uydurulmuş gerçeklere, kağıttan kaplanlara, kerameti kendinden menkul masallara ve üstümüze her alanda boca edilen cehalet ve seviyesizlik kokan her türden vasata sorgusuz sualsiz inanırsanız sorun yok. Soru sormaya, sorgulamaya, eleştirmeye başlarsanız da cehalet kuyularına çekilme tehlikesi var.

Topluma pompalanan apolitikleşme, ezberletilen replikleri harfiyen kabul etme ve saçma demeden her........

© Milli Gazete