Böyle gider mi?

Toplumu sevk ve idare etme noktasında bulunanların plansız, programsız, öngörüsüz ve kendi zihin yapılarına bakılırsa tüm sorumluluklardan azade oluşu, halkın mevcut sorunlarının çözülmemesine ve yetmezmiş gibi yenilerinin de eklenmesine neden oluyor. Eğitim, sağlık, adalet gibi temel sahalardaki sorunların giderek dayanılmaz noktalara varmasına alışıktık, bunların daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesine şahit oluyoruz artık. İşin mantıksız yanı, iktidar sahipleri bu kötü gidişatı ya göremiyor ya da gördükleri halde göz boyama maksatlı olarak gidişatı kamuoyuna farklı şekilde yansıtıyorlar.

Eğitimde her gelen bakan yeni bir şeyler keşfetmiş gibi sil baştan yeni bir sistemi(!) uyguluyor. Buna rağmen eğitim kalitesi giderek düşüyor, diplomalı işsiz sayısı artıyor, şiddet olayları kulların içine kadar girerken gelinen noktada “insan yetiştirme” amacından giderek uzaklaşılıyor.

Sağlıkta cicili bicili, otel konforunda, AVM lüksünde, “hasta garantili” şehir hastaneleri açılıyor ama muayene olmak isteyenler randevu bulamıyor veya aylar sonrasına bulabiliyor, “ücretsiz” olması gereken hizmetler bir şekilde ceplere yansıyor, gerek özlük hakları gerekse de şiddet olayları nedeniyle doktorlar bırakıp gitme noktasına gelirken, “giderlerse gitsinler”den öte bir şey söylenmiyor.

Adalet meselesi zaten başlı başına bir muamma. Namusluları, namussuzlardan koruması gereken sistem, kuraldışı olanlara, kural kaide dinlemeyenlere zerre kadar caydırıcılık hissetmiyor ki, toplumda hızla bir “Teksaslaşma” yaşanıyor, eşkıyalıktan medet umanların sayısı........

© Milli Gazete