menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zorunlu muhbirliğin başlangıcı

7 0
30.09.2024

Geçen haftaki “Gönüllü muhbirliğin sonu” başlıklı yazımızda, aslında hepimizin farkında olduğu ama tuzaklanmaktan kendimizi kurtaramadığımız teknolojik kafeslemeye tabi tutuluşumuza dikkat çekerek, gerçek düşmanlarımıza kendi mahremimizin gönüllü muhbirliğini bizatihi yaptığımıza değinmiştik. Bunun sebebinin ise dünyevileşmek, davadan uzaklaşmak, mücahededen geri durmak olduğunu hatırlatmış, izzet ve aydınlığın ancak cihad ile mümkün olacağını, bunun hâlihazırda küresel sistemin karşısında kaya gibi sapasağlam duran Filistin direnişi tarafından ispat edildiğini dile getirmeye çalışmıştık.

Bugün ise kafesleme yapanların, diğer bir ifade ile tezgâhın başındakilerin ya da oyun kurucuların gayri iradi “zorunlu muhbirlik” haline değinmeye çalışacağım. Ama öncesinde bir uyarı yapma ihtiyacı hissediyorum. Zira zahiren güçlü ve önde görünen tarafın eleştirisi, tribün/klavye eşrafından mağlupların çoğunluğunca teselli kabilinde sayılıyor. Bırakın bu “züğürt tesellisini” deniyor. Onun için baştan belirtelim. Kelime oyunlarına düşmek, duygusal değerlendirmeler ile gönül avutmak vs. kabilinden saiklerle bu değerlendirmelerin yapılmadığı bilinmelidir. Cepheyi teslim alan, düşmanın gücü değil karşısındakinin acziyeti ve içine düştüğü atalet halidir.

İnananlar için korkuya yer yoktur. “Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play