Rehbersiz yol olmaz |
Adem (as) ile Havva anamız cennetten indirilirken, Rabbimiz onlara; hidayetçi kitap ve peygamber gönderdiğinde, onlara tabi olmaları halinde güvende olacaklarını bildirmişti. (Bakara/38) Son Kitap Kur’an ile son peygamber (sav) kıyamete kadar bütün insanlara iki hidayet rehberdir. İki rehber için de, yine ehil ve emin rehberlere muhtacız.
Yol seçimi, aynı zamanda yönetici, rehber, dost, arkadaş seçimidir. Seçtiğimiz yolda ya “peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler (Fatiha/5-7, Nisa/69) vardır. Veya ahirette: “Eyvah!.. Keşke falancayı dost edinmeseydim” diyeceklerimiz var. (Furkan/27-31)
Yolların kavşağında: Rahman’ın doğru/hak yoluna (tevhid, İslam) ve aykırı/yanlış/batıl yollara çağıran/yönlendiren hidayet ve dalalet rehberleri, işaret levhaları var. Biz de yol/sürücü ehliyetimizle/akıl ve irademizle yollardan birisini seçiyoruz. Seçmede özgürüz. Düşmanımız şeytan, tevhit dışındaki yollara çağırır. (Fatiha/5-6, Bakara/256, Enam/153, İsra/9, Kehf/29, Yasin/60-61, İnsan/2-3, 29 Tekvir/26)
Doğru yolu görüp seçmemiz ve salih amellerle yürüyerek, şirk koşmadan Rabbimize döne ilmek, ancak O’nun hidayet, inayet ve tevfiki, yardımıyla, bizim talebimiz, gayretimiz, tezkiye ve cihadımızla olabilir.
Siyasi veya dini rehberlerimiz bizi, Rahman’ın yoluna (İslam) mı çağırıyor, götürüyor, yoksa, tağutun/şeytanın yollarına mı? Araştırmayalım mı? Sorumlu değil miyiz?
Siyasi ve dini rehberlik; hem ehil hem de emin/güvenilir olmayı birlikte gerektirir. İkisi de “olmazsa olmaz”lardan... Birisi eksik olursa, halk için maddi, manevi/dünyevi, uhrevi felakettir.
Halk olarak ne kadar ehliyetli ve adaletli isek, seçtiklerimiz de o kadar ehliyetli ve adaletli değil mi? Şikâyetle yetinmeden, kendimizi düzeltmek ihtiyacındayız. (Rad/11)
Yanlış yollardaki/konumdaki insan, her şeyi tersinden/yanlış görür ve okur; kendisini de doğru yolda sanır... Çünkü kılavuzu şeytandır. (Zuhruf/36-37)
Herkes, kendi yolunun/görüşünün “doğru, hak” olduğunu söylüyor. Şeytan da kendi........