*Akıl; Allah Teâlâ’nın insana en büyük nimetlerinden... İyiyi kötülerden, doğruyu yanlışlardan, faydalıyı zararlılardan, adaleti zulümlerden... kendisiyle fark edebileceğimiz, anlayabileceğimiz kalpteki bir cevher/nur ...* Rabbimiz (C.C.) bizi, akılla sorumlu tutuyor; aklı olmayanın (dinî) sorumluluğu da yok… *Kur’an; bize akıl nimetini/emanetini korumamızı, doğruya kullanmamızı, akletmemizi, düşünmemizi emrederken; kötüye kullanmaktan, ifsadından da sakındırır.
*Akıl ile dinin misali, göz ile ışık gibidir; akıl göze, vahiy de ışığa benzer; göz, ışıksız nasıl görebilir?” Ampul ile elektrik/ ışık da öyle değil mi?
*Dinin, aklın, canın/hayatın, neslin ve malın” vb. temel hak ve değerlerin korunması, hukukun amaçlarından. Bunlar korunup, sağlanmadan toplumlarda güven, düzen, adalet ve barış sağlanamaz.
İslam'da; bu değerlerin korunup, sağlanması için/maslahat/kamu yararı için emir ve yasaklar konmuştur. Aklın korunması için; aklı bozan içki, kumar, esrar, faiz, müstehcenlik, büyü, vb. eylemler yasaklanmıştır... Korunup, geliştirilmesi için de ilim, bilim, tefekkür, helal kazanç… vb. emredilmiştir.
Tüm değerlerin/nimetlerin korunması, akıl ve din değerlerinin korunmasına bağlıdır.
*Akıl, sadece birbirine zıt olan şeyleri fark etmez; benzerler arasındaki farkı da doğru olarak görür, seçer.
*Aklın tanımında da, mahallinde/bedendeki yerinde de görüşler faklı. Kalpte olduğu görüşünde olanlar da var; başta/beyinde olduğu görüşünde olanlar da.
“Dinimin temeli sevgi, kendisi akıl, üstü de marifet nurudur.” ( S.A.V.) * “Akıl, vahye elçidir.” (Ahmet Rufai Hz.)
*Akıl; dinin, hayatın, neslin, malın vb. temel hak ve değerlerin korunmasını gerektirdiği gibi, din de, öteki değerlerin korunmasını, sağlanmasını zorunlu kılmaktadır. İnsanın dünya........