İnkâr hakikatleri hükümsüz kılmaz |
İnkâr, insanın hakikatlerle kendi arsına koyduğu bir perdedir. Perdenin varlığı elbette ki hakikatleri hükümsüz kılmaz. İnsanın, “Ben inanmıyorum, o halde hakikat denilen şey de yoktur.” demesi yalnız kendisini bağlar.
Mesela insan, “Ben bir yaratanın olduğuna inanmıyorum, öldükten sonra dirilme yoktur, ahiret hayatı diye bir şey de olamaz, ibadet lüzumsuzdur, içki bir ihtiyaçtır vs” derse, kendisiyle hakikatler arasına bir perde çekmiş olur. Olur ama bu, hakikatlerin gerçekte yok olması anlamına gelmez, ancak iddia sahibinin görmesini engeller.
Tabii bu süreç en fazla dünya hayatıyla sınırlıdır. Hemen ölüm sonrası yani kabir hayatı ile birlikte insan hakikatlerle yüzleşir ki o zaman “Eyvah!” demekten kendini alamaz.
Evet, insanın düşüncesi sadece kendini bağlar ama ancak kesinlikle kendi akıbetini bile etkilemez. Yani insan, hakikatlerle yüzleştiği zaman, “Ben bunları zaten kabul etmemiştim. Ben ölümden sonrası hayata inanmamıştım. Ben, yeniden dirilmemeliyim. Bana hesap sorulmamalı!..” diyemeyecek veya misal, “Ben içkiyi ihtiyaç olarak görmüştüm, o halde bana ‘haram’ adına muamele edilmemeli.” iddiasında bulunamayacak. Kısaca hakikatlerle yüzleştiğinde iddiasına devam edemeyecek.
İnsan yaşadığı hayatın doğru olduğuna inandığı için........