Bugün bizim günümüz, bu zaman bizim zamanımız. Biz bizden ve bu zamandan sorumluyuz. Geçmişi geçmiştekiler yaşadı, gelecekten de gelecektekiler yaşayacak. Kimse başkasının sınırları içinde yaşamıyor.
İnsan olma sorumluluğu bize verilmiştir, biz bunu bu zaman içinde yaşayarak karşılıyoruz. Her bir insanın belli bir gücü, birikimi ve tahammül sınırları var. Ötesinden, berisinden sorumlu değildir. Güç ve takat önemlidir. İnsan kendisini aşan, kaldıramayacaklarından, yapamayacaklarından ne sorumlu tutulmuş ne sorumlu tutulacak.
Kaotik bir zamanda insanların kafaları karışık. Kendi benleri etrafında kurulan bir dünyanın kendilerine yeterli olabileceğini umuyorlar, öyle olmasını diliyorlar ve ona göre de yaşıyorlar. Daralan, sınırlı dünyalarından, ilerleyen zamanlarında yanlarında kimse olmuyor. Yalnızlık onlar için bir çıkış yolu.
Yalnızlık var yalnızlık var. Biri, bir tercihtir, bir yaşama ilkesidir. İnsandan kaçış, sadece kendini yaşayış ve var oluş. Buna varoluş denir mi, bunu zaman gösteriyor. Bu çağın insanının yaşlanmış olanlarına bakıldığında bu bir anlamda kendini gösterir. Huzur evleri, sığınma yurtları, mekânları, terk edilmişleri için son bir duraktır. Orada da zaman insanı âdeta boğuyor. Çünkü daralan dünyada kendinden başkası yoktur. Kimileri de kalabalıklar içinde........