Milli Görüş'ten hem teşhis hem tedavi!

Her zamanki rutin günlerden biriydi...

Posterlerini aldılar, vatandaşa ulaştıracakları diğer malzemeleri ve objeleri edindiler...

Gerekli broşürleri de dağıtmak üzere çantalarına koyup yola çıktılar...

O günkü çalışma alanı, İstanbul'un merkezi konumunda bulunan Şişli'nin Esentepe Mahallesi idi...

Esnafa, vatandaşlara Milli Görüş'ü ve umdelerini bire bir anlattılar...

Akşam saatlerinde... Hava hafiften kararmaya başlamıştı ki beklenmeyen bir gelişmeyle karşılaştılar!

Hemen karşıda bir hanımefendi el kol hareketleri ile Milli Görüş (Saadet) ekibine bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

İlk bakışta yabancı gibi bir görüntüsü vardı, hanımefendinin!

Ve ne dediği de pek anlaşılmıyordu!

Biraz daha yaklaşınca hanımefendiden şöyle bir cümleyi zar zor duydular;

- "Yardımcı olur musunuz? Lütfen yardım edin!"

Milli Görüş ekibi bu cümle üzerine birbirlerine baktılar!

Gerçekten de üzerlerinde para var mıydı?

Yardım isteyen hanımefendinin maddi bir beklentisi mi vardı, acaba?

Üçü birden bir ani refleksle ellerini ceplerine attılar!

Yoktu! Yani o kadar paraları yoktu!

Ama yine de ne varsa ne yoksa, Allah (C.C.) ne verdiyse bu yardım isteyen hanımefendiye vermeye karar verdiler!

Ne de olsa üç Milli Görüşçünün ortaya koyacağı para hanımefendinin derdine derman olmasa bile yarasına merhem olabilirdi!

Ne de olsa iman varsa imkân da vardı!

Ne de olsa paylaşmak güzeldi!

Ne de olsa sadaka ömrü uzatır, kazancı bereketlendirirdi!

Fakat bir dakika! O da ne?

Hanımefendiye biraz yaklaştıklarında bambaşka bir sahne karşıladı onları!

Hanımefendinin elinde bir martı...

Evet evet, bir martı ve düşen bir yüz, acıyan, ağlamaklı bir çift gözle karşılaştılar;

Bir kanca ve bir kurşun, hanımefendinin elindeki martının ağız çevresine ve kanatlarına sıkışmış, uçamıyor!

Martı acı ile kıvranırken, hanımefendi o cümleleri bir kez daha yakından ve anlaşılır bir şekilde Milli Görüş ekibine tekrarladı;

- "Yardımcı olur musunuz? Lütfen yardım edin!"

Durum net olarak anlaşılmıştı; belli ki bir balıkçının attığı olta martıya denk gelmiş, sonrasında olta kopmuş, martı zar zor kurtulmuş ama kanca ve kurşun martıyı esir almıştı!

Acı........

© Milli Gazete