Vadedilmiş topraklar ve İsrail'in…
İsrail, tarihi boyunca güvenlik önceliklerini belirlerken stratejik hedefler ve olasılıklar üzerinde derin bir hassasiyetle hareket etmiş bir ülkedir. Bu güvenlik öncelikleri, genellikle bölgesel tehditlere karşı koymak ve dış politikada caydırıcı bir güç olarak varlığını sürdürmek üzerinden şekillenir. Bugün ise İsrail’in dikkatini Ortadoğu’daki en hassas enerji arterlerinden birine, İran’ın petrol ihracatının yüzde 85’ini sağlayan Harg (Kharg) Adası’na çevirdiğini görüyoruz.
Harg Adası, Basra Körfezi’nin kuzeyinde, İran kıyılarından 25 kilometre açıkta bulunuyor ve İran’ın petrol ve doğalgaz ihracatı için kritik bir merkezdir. Bu bölgeye yapılacak herhangi bir saldırı, İran’ın petrol gelirlerinde dramatik bir azalma yaratabilir ve hâlihazırda yaptırımlar altında ezilen ekonomisini tamamen felç edebilir. Nitekim, bu tür bir darbe İran’ın silahlanma ve bölgedeki vekil güçlerine (proxy) destek verme kapasitesini ciddi şekilde zayıflatacaktır. Peki, böylesine büyük bir ekonomik ve askeri kaybın İran’ı nasıl bir hamleye yöneltebileceğini değerlendirdiğimizde karşımıza Hürmüz Boğazı’nın kapatılması ihtimali çıkıyor.
Hürmüz Boğazı, dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 20’sinin geçtiği bir deniz koridorudur ve petrol piyasasının can damarı konumundadır. Eğer İran, Harg Adası’na yapılacak bir saldırı sonucu kendini köşeye sıkışmış hissederse, Boğaz’ı kapatma ve bu bölgeyi mayınlama yoluna başvurabilir. Böyle bir senaryoda Körfez ülkelerinden yapılan petrol ihracatı neredeyse durma noktasına gelir ve küresel petrol fiyatlarında büyük bir sıçrama yaşanır. Bu durum, sadece Ortadoğu’yu değil, ABD, AB ve Asya ekonomilerini de doğrudan etkiler ve yeni bir küresel ekonomik krizin fitilini ateşler.
ABD, enerji ve jeopolitik çıkarlarını korumak için Körfez’deki bu blokajı........
© Milat
visit website