Tatlısu Siyasetçiliği
Türkiye uzun yıllardır büyük dosyalarla sınanıyor:
Terörün tamamen bitirilmesi, iç barışın tahkimi, bölgesel tehditlerin bertaraf edilmesi, yeni anayasa tartışmaları, devletin kurumsal dönüşümü ve toplumsal huzurun kalıcı bir zemine oturtulması…
Bu kadar ağır ve tarihî bir yük omuzlardayken, siyasetin bir kesiminde giderek belirginleşen bir tavır dikkat çekiyor: tatlısu siyasetçiliği.
Bu kavram, siyasette net pozisyon almayan, risk üstlenmeyen, kritik süreçleri uzaktan izleyip sadece yorumlamakla yetinen, ama hiçbir sorumluluğun ağırlığını taşımak istemeyen bir üslubu tanımlar. Tatlısu siyasetçisi, rüzgârın yönüne göre konuşur; gücünü milletten değil, konfor alanından alır.
Son günlerde “Terörsüz Türkiye Komisyonu” etrafındaki tartışmalar, bu üslubun ne olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koydu.
Devlet Büyük Bir Eşiğe Gelmişken…
Komisyonun kurulma amacı nettir:
Kırk yılın kanıyla beslenen terörün tamamen tasfiyesi ve Türkiye’nin güvenlik denklemindeki en ağır dosyasının kapanması.
Bu bir meşruiyet tartışması değil, bir devlet aklı istişaresidir.
Öcalan’la görüşme dâhil tüm seçeneklerin masaya konması, sürecin ciddiyetini gösterir. Çünkü Türkiye uzun yıllar sonra ilk kez hem masada hem sahada aynı kararlılıkla ilerlemektedir.
Tam bu noktada CHP’nin tutumu, tatlısu siyasetçiliğinin bütün kodlarını yüzeye çıkardı.
Parti içinde “gidelim” diyenler de vardı, “gitmeyelim” diyenler de…
Fakat........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin