Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (203) |
“Bugün, dipdiri ayakta olan Mustafa Kemâl, Türkiye’nin diktatörüdür. (Aujourd’hui, Mustafa Kemal, toujours intensément vivant, est le Dictateur de la Turquie.) (18.12.1932 târihli Akşam’daki tercüme: Hayatiyet kudretinin tesirile zinde olan ve yerinde duramayan Mustafa Kemal, Türkiye’nin diktatörüdür.) (Güven’in tercümesi -1996: 238-: Mustafa Kemal hayatiyetle dopdolu ve dipdiri, Türkiye’nin tek adamıydı.)
“O, bu çağın değil, mîadı dolmuş bir devrin insanıdır: Bozkır Tatarlarının bir dirilişi, bir tabîat kuvveti… (Il n’est pas l’homme de son temps, il est un anachronisme, une résurrection des Tartares de la Steppe, une force élémentaire.) (18.12.1932 târihli Akşam’daki tercüme: O, asıl zamanının haricinde doğmuş bir adam, bir anakronizm, Bozkır tatarının evsafı umumiyesini haiz, korkunç, iptidaî kuvvete sahip bir insandır.) (Güven’in tercümesi -1996: 238-: O, steplerde yaşıyan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir.)
“Büyük Göç devrinde Orta Asya’da doğmuş olsaydı, Süleyman Şâh’ın yanı başında, Bozkurd sancağı altında ve Bozkurdun yüreği, Bozkurdun insiyâklarıyle at süren biri olurdu. (S’il était né dans l’Asie centrale au temps de la grande migration, il aurait cavalcadé aux côtés de Soliman Shah sous l’étendard du Loup Gris, et avec le cœur et les instincts du Loup Gris.) (18.12.1932 târihli Akşam’daki tercüme: Eğer, Mustafa Kemal, bütün Orta Asya harekete geldiği devirlerde doğmuş olsaydı, Süleyman Şah ile birlikte Bozkurt sancağının altında ve tam bir Bozkurt seciye ve cesareti ile atı üzerinde giderdi. (Güven’in tercümesi -1996: 238-: Tüm Orta Asya’nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir Bozkurt’un yüreği ve içgüdüleriyle Süleyman Şah’ın yanında at koşturuyor olurdu.)
“Askerî dehâsı ve -hissiyâtın, dürüstlüğün, ahlâkın aslâ zaafa uğratamadığı- amânsız irâdesi sâyesinde, bir Timurleng, bir Cengiz Han olabilir, büyük vahşî sürülerin başında at koşturarak beldeler fetheder, nice şehirleri yağmalayıp harâbeye çevirir ve iki sefer arasını, iğrenc, vahşiyâne şarab ve kadın âlemleriyle doldururdu. (Par son génie militaire, sa volonté impitoyable que n’affaiblissent jamais les scrupules de sentimantalité, de loyauté ou de moralité, il aurait pu être un Tamerlan ou un Gengis-Khan, chevauchant à la tête des grandes hordes sauvages, aurait conquis des contrées, razzié et détruit des villes, et rempli les intervalles entre deux campagnes de sauvages et hideuses orgies de vin et de femmes.)” (Armstrong / Soulié et Vaney 1933: 285) (18.12.1932 târihli Akşam’daki tercüme: O, malik olduğu askerî deha, ve hissiyat ile, ne sadakat ve ahlâkiyat ile zaafa uğramıyan bîrahmane azmi ile mükemmel bir........