Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (190) |
Asıl bağış sebebi neydi?
Ne var ki, İnönü, uzun seneler sonra, Hâtırât’ında, 12 Haziran 1937’de TBMM’de îrâd ettiği nutku yok farzederek, başka telden çalacak, hâdisenin içyüzünü o zamân ifşâ edecekdir.
Hâtırât’ındaki îzâhatına nazaran, “Tek Adam”ın ilk niyeti, çiftlikleri Zirâat Vekâletine satmakmış. Arada müzâkereler olmuş, hattâ muayyen bir bedel de tesbît edilmiş. Satmak istemesinin başlıca sebebi de, çiftliklerin (veyâ Ankara’daki Orman Çiftliği’nin) zarâr etmekte oluşuymuş. “İkinci Adam”, buna îtirâz etmiş. Îtirâzının esâs mesnedi de şu: Bu çiftlikler çok büyük mik̆yâsda Devletin yardımıyle inkişâf etmişlerdir; şimdi, Devlet yardımıyle ortaya çıkmış bir eseri, yine Devlete satmak doğru olmaz ve böyle bir muâmele (en azından müstakbel nesillerde) büyük infiâl doğurur. Devletin büyük yardımıyle teşekkül etmiş bu işletmelerin husûsî mülkiyet mevzûu olmasına insanlar râzı gelmez ve bir gün gelir, imk̃ân bulur, yine bunu Devlete intikal̃ ettirirler. Îtirâzının ikinci bir mesnedi ise, çiftliklerin hukûken tek mâliki “Büyük Şef” olduğuna göre, böyle bir satış muâmelesinin onunla Hük̃ûmet arasında yapılması mecbûriyetidir; ki bu da, pek çirkin bir hâl olur: Bir tarafta satıcı olarak Devletin başı, dîğer tarafta Hük̃ûmet! O hâlde ne yapmak lâzım? En doğrusu, bunları Hazîne’ye bağışlamak ve bu vesîleyle de “Büyük Halâsk̃âr”ın şânına şân katmaktır…
(Cumhuriyet, 9.8.1929, s. 1)
Kemalist Propagandaya nazaran çiftlikler: “Gazi, bir çölden bir mamure vücude getiriyor”…
“İkinci Adam”, 12 Haziran 1937’de TBMM’deki nutkunda, “Ebedî Şef”ini bir taabbüd edâsıyle tebcîl ederek: “Milyonlar değerindeki bu çiftlikleri, Atatürk, senelerdenberi şahsî tasarrufu ve bilhassa şahsî emeğile vücuda getirmiştir” derken, Hâtırât’ında, zarâr eden bu çiftlikleri Zirâat Vekâleti’ne satmak isteyen “Tek Adam”a: “Hükûmet ve devlet de bir örnek göstermek için gösterdiğiniz gayreti kolaylaştırmak üzere çok emek sarfetmiştir. Büyük ölçüde Hükûmet yardımı ile, Hazine yardımı ile meydana gelmiş bir eseri tekrar Hazineye satmak muamelesi bizim için doğru olmaz…” gibi sözlerle işin içyüzünü hatırlatarak onu çiftlikleri bağışlamıya iknâ ettiğini kaydediyor. Bağış sâyesinde, aynı “İkinci Adam” tarafından ve Meclis Kürsüsünden, bir def’a daha, “Atatürk’ün en kıymetli hazinemiz ve onun şan ve şerefinin de vatanın şan ve şerefi demek olduğu” îlân edilebilmiştir!
***
“İkinci Adam”, bu sûretle “Tek Adam”ı bağışa iknâ etmiştir; l̃âkin o, İnönü’nün bu muhâlefetinden muğber olmuş ve böylece “İkinci Adam”ın Başvekîllikden azliyle netîcelenecek üç ay sonraki şiddetli çatışmanın (ki esâsı îtibâriyle nefsânî mâhiyettedir) bir âmili daha hâsıl olmuştur. İnönü, (“Atatürk’le tartışmalarını” ve kendisinin “Başvekîllikten ayrılmasına” götüren vetîreyi îzâh ettiği Fasıl içinde yer alan) bu bahsin sonunda, bir burukluk hâletirûhiyesi içinde, Ali Çetinkaya vâsıtasıyle bir târîze, kendi tâbiriyle “bir îkâza” mârûz kaldığını belirtirken bu gelişmeye işâret ediyor:
“Yugoslavya’dan dönüyordum.........